SGK REHBERLİK VE TEFTİŞ BAŞKANIMIZ SAYIN MUSTAFA APAYDIN ÜSTADIMIZ İLE 100. SAYI ÖZEL RÖPORTAJIMIZ:
Başkanım kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz, eğitiminiz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Öncelikle hoş geldiniz. Ben, 1968 yılında Tokat’ın Turhal ilçesinde dünyaya geldim. İlkokula Sivas ilinde başlamış olsam da ilkokul, ortaokul ve lise eğitimimi Turhal’da tamamladım. Mezun olduğum lise endüstri meslek lisesidir. 1986 yılında başladığım İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden 1990 yılında mezun oldum. Lisans eğitimimden başka ODTÜ Sürekli Eğitim Merkezi’nde aldığım eğitim sonunda Yönetim Bilgi Sistemleri sertifikam mevcuttur.
Başkanım şu anda çalıştığınız makamınız/göreviniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Şu anda malumunuz Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik ve Teftiş Başkanı olarak görev yapıyorum. Ülkemizin önemli kurumlarından biri olan ve bütün vatandaşlarımızın hayatına dokunan bu kurumun en önemli birimlerinden biri olan Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı gerek müfettiş sayısı gerek devraldığı miras ve gerekse ifa ettiği fonksiyonla temayüz etmektedir.
SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanı, 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ekinde yer alan 1 sayılı cetvelde “üst kademe yöneticileri” arasında sayılmıştır. Rehberlik ve Teftiş Başkanının görev ve yetkileri ise 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 418’inci maddesinde sayılmıştır. Söz konusu maddede sıralanan görevler zaten bilinmektedir. Ama genel olarak ifade etmek gerekirse, Rehberlik ve Teftiş Başkanı gerek müfettişler arasında gerekse müfettişlerin teftiş ve soruşturmalarına tabi olanlar hakkında adaleti sağlamakla görevlidir. Bir tanımıyla adalet: genel anlamda hukuk düzeninin, spesifik anlamda ise sosyal güvenlik hukukunun vatandaşlara, kuruma ve paydaşlara tanımış olduğu haklarla öngörmüş olduğu yükümlülüklerin tam ve kısa sürede sağlanması amacına yönelik tedbirler almak ve uygulamaktır. Yani hak edene hak ettiğinin verilmesini sağlamaktır. Kayıt dışı istihdamın önlenmesine yönelik denetimler planlamak, iddiaların gerçekliğini ortaya çıkarmak amacıyla kurum personeli veya yükümlülük sahipleri hakkında inceleme ve soruşturma raporlarının incelenip mevzuata uygunluğunu sağlamak yahut iş kazasına maruz kalmış bir vatandaşımızın kendisine veya hak sahiplerine haklarının hızla ulaşması için her türlü tedbirleri almak, genel denetim politikalarına yön vermek hep bu kavramın, adalet kavramının içerisindedir.
Sorunuza tek cümleyle cevap vermek için özetleyeyim: Rehberlik ve Teftiş Başkanının görevi, kendi görev alanı içerisinde adaleti sağlamak, Kurumun ve kişilerin haklarını koruyup kollamaktır.
Başkanım bulunduğunuz başka görevler ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
Fakülteyi bitirdikten sonra kariyer meslek sınavlarına hazırlık yaparken, 1992 yılında, Zile İlçesine bağlı bir köyün ilköğretim okulunda ek ders vermek suretiyle öğretmenlik yaptım. Çok kısa süren bu deneyimimi, 1993-1995 yıllarında memur olarak çalıştığım, o zamanki adıyla İş ve İşçi Bulma Kurumu takip etti. Sosyal Sigortalar Kurumu’na 1995 yılı başlarında sigorta müfettiş yardımcısı olarak adım attım. 2003 yılı sonlarında Sigorta Teftiş Kurulu Başkanı olarak görevlendirildim. Bu görevim, Sosyal Sigortalar Kurumu kapanıncaya yani 2007 yılına kadar sürdü. Yaklaşık 1 yıl müfettişlik yaptıktan sonra 2008 yılı başlarında Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik ve Teftiş Başkanı olarak atandım. 2012 yılı başında bu görevimin sona ermesiyle Bakanlığımızda Bakanlık Müşaviri ve Bakan Danışmanı olarak yaklaşık 7 ay görev yaptım. 2012 yılı ortalarında o zamanki adıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı görevine ve 2014 yılı haziran ayında tekrar SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı görevine atandım ve halen bu görevi yürütüyorum.
Başkanım müfettişlik mesleğinin yürütümü ile ilgili bize bilgi verebilir misiniz?
Sizce de malûmdur k; müfettişlik mesleği zor, meşakkatli ve zorluğu kadar da önemli bir meslektir. Birçok gencimizin hayallerini süsleyen, hedef olarak belirlemiş olduğu bir meslektir.
Müfettişliğin en zor yanı, belki de turne görevleridir. Yerleşik düzenini, evini, ailesini, rutinini terk ederek yılın değişik zamanlarında, ülkemizin farklı yerlerine giderek görev ifa etmek insanların çoğu için zordur. Müfettişlik mesleğinin doğasında ise bu vardır. Seyahat etmeyi, sık sık değişen şartlar altında görev yapmayı sevmeyenlerin veya bu duruma uyum sağlayamayacak olanların müfettişlik mesleğini yürütmeleri kolay değildir. Tahmin ediyorum ki; bu mesleği seçmiş olanlar bu koşulları göze almış olanlardır.
Zor olduğu kadar da önemli bir meslektir demiştim. Gerçekten de öyledir. Müfettiş, usulsüzlük ve yolsuzlukları ortaya çıkaran, delillendirip yaptırım öneren kişidir. Müfettiş gerek kurum içerisinde gerek kurum dışında yol gösteren, rehberlik eden kişidir. Müfettiş, hukukun ve mevzuatın doğru uygulanmasını sağlayan ve bu sayede adaletin tesisine katkı sağlayan kişidir.
Bir söz vardır “geciken adalet, adalet değildir.” şeklinde. İyi bir müfettiş, görevini hızla ama eksiksiz tamamlayarak hakların zamanında verilmesini sağlar.
Bir yandan da müfettiş, saygın ve güvenilen kişidir.
Bütün bunları ve tabii ki daha fazlasını kapsayan bir kişilik yapısıyla zor koşullarda görev yapar müfettişler.
Başkanım meslekle ilgili deneyimlerinizden bizimle paylaşmak istedikleriniz var mıdır?
Sene 1999’du. Ben İzmir’de müfettiş olarak görev yapıyordum. Günlerden Cuma idi ve yıllık iznimi almıştım. Yani, izinden önceki son günümdü. Ben artık masamı toparlıyor ve o gün için planlamış olduğum son işlerimi yapıyordum. Vakit, öğleye yaklaşmıştı ki bir vatandaşımız geliverdi. Emekli olmak için çaba sarf eden bir işçi vatandaşımız. Benim iş planlamamda izin dönüşü gündeme alacağım bir denetim görevinin konusuydu. O tarihlerde, kuruma yılda üç kez verilen 4 aylık dönem bordroları vardı. Bu vatandaşımızın oldukça eski tarihlerde çalıştığını iddia ettiği bir işyerinden o bordro verilmiş ama Kurumda bulunamıyormuş. Öyle bir bordro mevcutsa ve ben bu bordroyu bulup dayanağı belgelerle işleme koydurursam emekli olacak. İşi o gün yapmasam aylık daha geç bağlanacak, yapsam o akşam için planladığım yolculuğa yetişemeyeceğim. Benim iznimden o vatandaşımızın sorunu daha önemli dedim ve o işi halletmeye koyuldum. En seri şekilde işyerine giderek gerekli belgeleri inceleyip tutanak düzenledim ve raporu da aynı güz yazdım. Niteliği itibariyle zaten kısa sürecek bir işti. Yolculuğumu 2-3 saat ertelemiş olsam da iznime büyük bir gönül rahatlığı ve huzur içinde çıktım. Bu olay, unutamadığım hatıralarım arasındadır.
Başkanım müfettişlere önerileriniz nelerdir?
Müfettişlik mesleğinin zorlukları ve gerektirdiği bazı vasıfları az önce konuştuk. Bazıları tekrar olsa da bu sorunuz üzerine şunları söylemeliyim: ilk olarak mesleğimizin kıymeti bilinmeli. Sayısız gencin hayallerini süsleyen bu mesleğe sahip oldukları için tüm meslektaşlarım mutlu olmalı. Kıymet bilmek ve mutlu olmak, mesleğin gereğini en iyi şekilde yerine getirmeyi zorunlu kılar. Kuruma, devletimize ve milletimize hizmet etmek için maaş alıyoruz hepimiz. Dolayısıyla bunun karşılığını en iyi şekilde yerine getirmekle mükellefiz.
Müfettiş, her şeyden önce dürüst olmalı. Vatandaşlarımızın haklarının öneminin bilincinde olmalı. Kendisine tevdi edilmiş görevleri zamanında bitirmeli. İnceleme, araştırma, sorgulama… bunları eksiksiz yapmalı ve önerilerini sağlam dayanaklara oturtmalı.
Müfettişlerin uyacakları kurallar ve etik ilkeler belli zaten. Kuralları uygulamayanlar hakkında inceleme ve soruşturma yapan müfettişler, evvela kendileri bu kurallar ve etik ilkelere sıkı sıkıya bağlı davranmalılar. Bu, güveni de beraberinde getirir ki; müfettiş güven telkin etmek zorundadır. Güvenilir kişi olmalıdır. Saygın bir konumda olmak da ancak güvenilir olmakla mümkündür. Yani müfettiş saygın olmalıdır.
Müfettiş çalışkan olmalı ve kendini sürekli güncel tutmalıdır. Sadece görev alanında değil iç ve dış gündem konuları hakkında bilgi ve fikir sahibi olmalıdır. Bilgi ve fikir sahibi demişken… Bilgi sahibi olunmayan konularda yorumlar yapıp fikir beyan etmek müfettişlik vasıflarıyla bağdaşmaz. Hiç kuşku yok ki; müfettiş kesinlikle ketum olmalıdır.
Bilgi ve donanımıyla, hal ve hareketleriyle, giyim-kuşamıyla, olmazsa olmaz nezaketiyle, yol göstericiliği ve kurduğu empatiyle, temsil kabiliyetiyle örnek alınan kişi olmalıdır müfettişler.
Daha önce bahsettiğim adalete bağlılık ve muhakkak ki tarafsızlık da müfettişler için zaruridir.
Başkanım 100. sayısı çıkan dergimizin 1. sayısındaki ilk Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü olarak dergimiz ile ilgili duygu ve düşüncelerinizi bizlerle paylaşır mısınız?
Bir eser ortaya koymak hiç kolay değildir. Dergi de önemli ve kolektif bir eserdir. Dergi çıkarmak zordur, düzenli şekilde çıkarmak ise daha zordur. Tüm zorluklarına rağmen dergi ve diğer eserler gelecek kuşaklara da ulaşabilen kaynaklardır.
Bu derginin ilk sayısı da büyük zorluklar içerisinde çıkarıldı. Ben dahil 4-5 genç ve idealist müfettişin özverili gayretleriyle yayın hayatına kavuşan ilk sayının heyecanını hiç unutmuyorum. O dergi şimdi 100 sayısına ulaştı. Bayrağı sizler devraldınız. Devrettiğimiz bayrağın emin ellerde olduğunu görmek bana huzur veriyor.
Başkanım son olarak neler söylemek isterseniz?
Son olarak şunları söylemek isterim. Müfettiş olsun veya olmasın bütün kamu görevlileri, kamu hizmeti yapmaktadır. Bu görevler bizlere emanettir. Mühim olan her kademedeki kamu görevlisinin, milletinin hizmetinde olduğu gerçeğini unutmamasıdır. Kul hakkına riayet ederek görevlerimizin gereğini en iyi şekilde yapıyorsak önce vicdanımız bizi aklayacaktır. Kendi vicdanının aklamadığı kişilerin hesabı her iki dünyada da ağır olur. Bu şuurla yaşamak lazım.
Sizlere; dernek başkanı ve yönetimine, dergi ekibine çok teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum.
Röportaj dökümanını pdf olarak indirmek için buraya tıklayınız.