AVRUPA SOSYAL MODELİ ÇERÇEVESİNDE AVRUPA SOSYAL FONU: FONUN AMACI, KAPSAMI VE MALİ BOYUTU

ÖZ

Bu çalışmanın amacı Avrupa Sosyal Modeli ile Avrupa Sosyal Fonu arasındaki ilişkiyi analiz ederek; Avrupa Sosyal Fonunun bu kapsamdaki işlevini açıklamaktır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden literatür taraması yapılmıştır. Avrupa Komisyonun programlama dokümanları, ara ve final değerlendirme raporları, yapısal fonların yürütülmesine ilişkin çıkarılan yayınlar, ilgili hukuki kaynaklar araştırılarak, geçmişten günümüze fonun amaç ve kapsamındaki değişiklikler analiz edilmiştir. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin farklı refah rejimlerinden geliyor olması sebebiyle, sosyal politika alanında tam bir uyumun sağlanamadığı, mali araçlar kullandırılarak bazı asgari standartların tüm üye ülkelerde sağlanmaya çalışıldığı, bu anlamda Avrupa Sosyal Fonunun dönemin ihtiyaçların cevap vermek için tasarlandığı ve daha çok istihdam odaklı hedeflerin gerçekleştirilmesinde bir araç olarak kullanıldığı bulgularına ulaşılmıştır.

Anahtar Sözcükler: Avrupa Sosyal Modeli, Avrupa Sosyal Fonu, Sosyal Politika, Yapısal Fonlar

ABSTRACT

The objective of this paper is to analyse the relationship between European social model and European social fund and to explain the function of the Fund on this content. Document analyses, one of the qualitative methods, has been considered in this study. The documents published by the European Commission such as final and mid-term evaluation reports, programming documents and other related publications and legislative sources have been analysed. The results demonstrate that common social policy couldn’t be achieved at EU level since the members have different welfare regimes; financial instruments are used as a tool to achieve some basic standards above the members; European social fund is programmed to answer especially the needs of the labour force.

Keywords: European Social Model, European Social Fund, Social Policy, Structural Funds

GİRİŞ

Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sadece ekonomik anlamda bir ortaklık değil toplumsal bir modele, yaşam biçimine ve tarihsel deneyime de üyelik demektir. Bu nedenle Avrupa Birliği kimi çevrelerce değerler Avrupası olarak adlandırılmaktadır. Ekonomik bütünleşmeyi büyük ölçüde tamamlayan AB’nin temel amacı geniş manada Avrupa bütünleşmesini sağlamak ve ortak bir Avrupalı kimliği yaratabilmek olmuştur. Bu amaca gerçekleştirebilmek için zaman zaman farklı politikalar geliştirilmiştir. Bu çalışmanın amacı Sosyal Avrupa’yı ele alarak, Avrupa Sosyal Modeli kavramına ilişkin tartışmalara yer vermek, ekonomik ve sosyal uyumun tarihsel arka planını ve bu alanda oluşturulmuş mali araçlardan biri olan Avrupa Sosyal Fonunu analiz etmektir.

Avrupa sosyal modelinin somutlaşmış hali refah devletidir. Günümüzdeki refah devletlerinin oluşum süreci Sanayi Devrimine kadar uzanmaktadır. Her ülkenin Sanayi Devrimine verdiği cevap farklı olduğundan refah modelleri de çeşitlenmektedir. Bu çeşitlilik farklı refah devletleri modellerinden gelen üye ülkelerden oluşan AB için zorlayıcı olabilmektedir. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin farklı refah rejimlerden geliyor olması, Birliğin sosyal politikasına da yön vermiş; böylelikle bugün tüm modellerin özelliklerini barındıran ve onları şekillendiren bir sosyal politika ortaya çıkmıştır. Birliğin kuruluş yıllarında sosyal politika alanında ortak hareket etmek bir ölçüde mümkün gibi görünse de genişleme ve derinleşmeyle beraber bu hedeften vazgeçilmiştir. Maastricht Antlaşmasından itibaren uyumlaştırma yerine, refah sistemleri arasında yakınsama; istihdam, sosyal güvenlik sistemleri ve diğer sosyal politika alanları arasında eşgüdüm ve üye devletler arasında işbirliği ilkeleri ön plana çıkmıştır. Bu hedefler Avrupa Sosyal Modeli olarak ifade edilen kavrama denk düşmektedir. Sosyal modelin amacına ulaşması için geliştirilen araçlardan bir tanesi de yapısal fonlar olmuştur.

Bu çalışmada Avrupa Sosyal Fonunun sosyal model hedeflerinin gerçekleştirilmesine ne şekilde hizmet ettiği sorusu sorulmuştur. Bu sorudan yola çıkılarak nitel araştırma yöntemlerinden literatür taraması yapılmıştır. Avrupa Komisyonun programlama dokümanları, ara ve final değerlendirme raporları, yapısal fonların yürütülmesine ilişkin çıkarılan yayınlar araştırılarak, geçmişten günümüze fonun amaç ve kapsamındaki değişiklikler analiz edilmiştir.  Çalışmanın ilk bölümünde Avrupa Sosyal Modeli ile refah devletleri arasındaki ilişki ve Avrupa sosyal politikasının tarihsel arka planı sunulmaktadır. İkinci bölümünde ise Avrupa Sosyal Fonu, geçmişten günümüze tahsis miktarları ve öncelik alanları göz önüne alınarak çalışılmış ve en nihayetinde sonuçlara yer verilmiştir.  

 

 

 

  1. AVRUPA SOSYAL MODELİ
    • Kavramsal Çerçeve

Avrupa Sosyal Modeli kavramı 1980’li yılların ortasında, özellikle ABD’nin başını çektiği serbest piyasa odaklı kapitalizme alternatif bir model sunmak üzere kullanılmaya başlanmıştır.[1] Model, her vatandaşa ekonomik ve sosyal hakları asgari düzeyde garanti etmekte, sosyal diyalogu desteklemekte ve sosyal risklere karşı önlem almaktadır.

Komisyon tarafından 1994 yılında yayınlanan “Sosyal Politika Üzerine Beyaz Kitap”ta[2] Avrupa sosyal modeli, demokrasi, temel haklar, toplu pazarlık, sosyal diyalog, eşit fırsatlar, sosyal koruma ve dayanışma gibi birçok ilkeyi içine alacak şekilde tanımlanmıştır. Modelin amacı, ekonomik ve sosyal ilerlemeyi bir arada ele alarak Avrupa için başarılı bir gelecek yaratmak olarak belirtilmiştir.  23-24 Mart 2010 tarihlerinde gerçekleştirilen Lizbon Zirvesi’nde ise Avrupa sosyal modelinin tanımı modernize edilerek; eğitim ve öğretim, hayat boyu öğrenmenin yaygınlaştırılması, sosyal güvenlik sistemlerinde reform yapılması ve sosyal içermenin (social inclusion) geliştirilmesine vurgu yapılmıştır.

Avrupa sosyal modelinin genel kabul gören 4 temel özelliği vardır.[3] Avrupa refah devletlerinin sosyal adalet ve sosyal dayanışma ilkeleri üzerine kuruludur ve ekonomik ve sosyal haklar tüm vatandaşlara asgari düzeyde garanti edilmektedir (1), Avrupa sosyal modelinin birbirinden farklı ve ideal olarak kabul edilen ulusal modellerin karışımıdır (2); Avrupa sosyal modeli, karşılıklı saygıya ve güvene dayalı hükümet ve sosyal taraflar arasında kurumsallaşmış bir sosyal diyalogu amaçlar (3); sosyal adaletin ekonomik rekabeti artıracağını savunur. Sosyal politika, toplum hayatındaki belirsizlikleri asgariye indirerek risk alma gücünü ve iradesini artırmakta ve dolayısıyla piyasa başarısızlıklarını azaltmaktadır (4).

Tüm bu özellikler Avrupa sosyal modelinin varlığını ispatlamakta ancak bu model tek tip bir olguyu değil, Birlik bünyesinde sosyal sistemler, politik gelenekler, politik tercihler, örgütsel ve finansal yapıların büyük ölçüde farklılaşmasını ifade etmektedir.[4] Model farklı refah devleti modellerinin özelliklerini içeren bir özellik taşımaktadır. Dolayısıyla Avrupa sosyal modelinin kaynağını refah devleti modelleri oluşturmaktadır. Literatüre bakıldığında, modele ilişkin tartışmaların kaynakları refah devleti modeline uzanmaktadır (Bkn:Scharpf, 2002; Jepsen, 2006; Koray, 2002; Pierre 2006; Hemerijck, 2002; Ebbinghaus, 1999).  Refah devleti Avrupa sosyal modelini açıklamakta bir araç olarak kullanılmaktadır.

1.2. Avrupa Sosyal Modeli ve Refah Devleti İlişkisi

 

Refah devletinin temelleri birkaç yüzyıl öncesine dayanmakla beraber günümüzde kabul edilen anlamda, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’da gelişmeye başlamıştır. Kavram ilk kez 1889’da Bismark Almanya’sında işçilere sosyal sigorta hakkının verilmesiyle ortaya çıkmıştır.[5]

Dar anlamda refah devleti, sosyal harcamalar ve gelir transferi ile sosyal kalkınmanın sağlanması anlamına gelirken; geniş anlamda refah devleti ekonominin yönetiminde devletin temel rol oynaması gerektiğini savunan iktisadi düşünceleri içermektedir.[6] İstihdamın artırılması, sürdürülebilir sosyal güvenlik sisteminin sağlanması, eğitim ve sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması, ekonominin durgunluk dönemlerinde telafi edici politikalar uygulanarak krizin etkilerinin en aza indirilmesi refah devletinin fonksiyonlarındandır.[7] Dolayısıyla refah devleti kısaca müdahaleci, düzenleyici ve geliri yeniden dağıtıcı olarak betimlenmektedir. Müdahalecidir çünkü piyasa başarısızları karşında harekete geçerek gerekli önlemleri almaktadır. Düzenleyicidir çünkü iş piyasalarında asgari ücreti belirler, sosyal yardım ve güvenlik politikaları geliştirir ve uygular. Son olarak refah devleti vergi ya da transfer harcamalarıyla geliri yeniden dağıtarak sınıflar arasında gelir adaletsizliğini gidermeye çalışmaktadır.[8]

  1. H. Marshall’a göre refah devletinin gelişiminde rol oynayan temel öğe “vatandaşlık” tır. Marshall vatandaşlığın üç öğesi olduğunu belirtmektedir.[9] Bunlardan ilkini sivil öğe olarak adlandırmaktadır. Sivil öğe, bireysel özgürlük için gerekli olan haklardan oluşmaktadır. İkincisi siyasi öğedir. Siyasi öğe, siyasi otoriteye sahip bir organın üyesi olarak ya da böyle bir organın üyelerinin seçmeni olarak, siyasi iktidara katılımı ifade etmektedir. Son öğe ise sosyal öğedir. Sosyal öğe geniş bir haklar dizisini kapsamaktadır; sosyal mirastan pay almaktan, toplumda hâkim olan standartlar çerçevesinde medeni bir hayat sürmeye kadar tüm ilgili kurumlar, eğitim sistemi ve sosyal hizmetlerdir.

Esping Andersen daha sonrasında refah devleti modellerini analiz ederek literatüre,  özellikle “birbirleri ile karşılaştırma yapan çalışmalarda” araştırmacılar tarafından hala yaygın olarak kullanılmakta olan teoriyi kazandırmıştır. Esping Andersen 1990 yılında yayınladığı “Three Worlds of Welfare Capitalism” adlı eserinde refah devletlerini sınıflandırmıştır. Esping-Andersen’e göre, üç refah devleti modeli vardır:[10] (1) liberal refah devleti (ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya, İrlanda) (2) muhafazakâr refah devleti (Fransa, Almanya, Avusturya, Belçika) (3) sosyal-demokratik refah devleti (İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya). Bütün bu ülkelerin farklı politik felsefeleri ve gelenekleri vardır. Portekiz, İspanya ve İtalya gibi ülkeler, Andersen teorisinde muhafazakâr rejimler adı altında sınıflandırılmıştır. Ancak Güney Avrupa ülkeleri, son çalışmalarda diğer ülkelerden farklı olarak dördüncü bir kategori de yer almış ve bu dördüncü modele aile temelli refah devleti modeli ya da Güney Avrupa refah devleti modeli denilmiştir.

Modern anlamda refah devletinin ortaya çıkışı sanayileşmenin yarattığı sorunlara paralel olarak oluşan işçi sınıfı hareketleri, bu hareketin siyasallaşması ve sendikalarla kurduğu işbirliğine dayandırılmaktadır.[11] Avrupa refah devletinin karakteristik özelliklerini ortaya koymaya başlaması 1950’li yıllardır. İkinci Dünya Savaşının ardından müdahaleci devlet anlayışının başlaması ile Avrupa çapında refah devletinin yayılma dönemi ve altın çağı olarak kabul edilen dönem başlamıştır. 1950’lerde başlayıp 1970’lerin ortalarına kadar uzanan dönemde, sürekli bir ekonomik büyüme yaşanmış, tam istihdam amacına ulaşılmış, sosyal harcamalar artarken; çalışma koşulları, sağlık ve eğitim gibi konularda önemli ilerleme kaydedilmiştir. Bu dönemde devletin piyasaya müdahalesi artmış, yüksek kamu harcamaları ile vatandaşların refah seviyeleri yükselmiştir.

AB kurucu ülkelerinin muhafazakâr rejimin temsilcileri olması Birlik genelinde temsil edilen refah rejiminin Kıta Avrupası modeli olduğu algısını oluştursa da son yıllarda açık koordinasyon yöntemi gibi uygulamalara başvurulması piyasa ağırlıklı liberal modelin etkisinin AB’de daha fazla hissedilmesine yol açmıştır.[12] Diğer yandan, AB Sosyal Modelinin temel özelliklerinden olan, aktif işgücü piyasası önlemleri, cinsiyet eşitliğinin teşvik edilmesi, esnek ancak güvenceli işler, yaşam boyu öğrenme gibi kavramlar Danimarka, İngiltere ve İsveç gibi ülkelerde uzun zamandan beri uygulanmakta olan politikalardır. Görüldüğü gibi refah devleti, Avrupa Sosyal Modelinin temel bir unsurudur.[13]  Avrupa sosyal modelini şekillendiren esasen, Avrupa refah devletleridir.

1.3.Avrupa’da Refah Devleti Rejimleri

Sanayileşmenin ve işçi hareketlerinin bir sonucu olarak Avrupa’da birçok refah rejimi gelişmiştir. Esping Andersen refah rejimlerinin çeşitliliğini Avrupa’da işçi hareketlerinin seyrinin her ülkenin koşullarına göre farklı yönde gelişmiş olmasına bağlamaktadır. Yaşanan sosyo-ekonomik gelişmelerde refah rejimi modellerinin şekillenmesine katkı sağlamıştır.[14]

Merkezi Avrupa Modeli Almanya, Hollanda, Avusturya ve Belçika’da yaygın olan modeldir. Bu ülkelerin genel özellikleri devletin altyapı ve sosyal korumayı üstlenmesi, ihracata dayalı ekonomi, vasıflı işgücü ve yüksek ücretlerdir. Kadın istihdamı Liberal ve İskandinav Modele göre daha düşüktür.[15] Devlet tarafından yapılan sosyal yardımlar, prim ödeme ve ailevi şartlar esasına dayalı bu sistemde modelin finansmanı ücret dışı maliyetleri artırdığı için ihracat yapan firmaların rekabet gücü olumsuz etkilenmiştir. Refah modelinin işsizlere sosyal güvence sağlaması nedeniyle aktif olmayan nüfusun refahını sağlamak için prim oranları artırılmıştır. Artan prim oranları emeğin maliyetin artırdığı için daha çok insan işsiz kalmaya başlamıştır. Özellikle 1970’lerin ikinci yarısından itibaren yapısal işsizlik oluşmaya başlamıştır.

Liberal rejimler (İrlanda, İngiltere, ABD ve Avustralya), daha az devlet müdahalesi ve gelir testine daha güçlü vurgu yapmaları bakımından sosyal demokrat ülkelerin neredeyse tam tersidir. Modelin amacı herkese asgari bir gelir güvencesi sağlayarak piyasayı ve piyasaya girişi güçlendirmektir. Kıta Avrupası modeline göre daha düşük sosyal yardım sunan model, gelir kapsamlı sigorta primlerine dayanır ve özellikle kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi teşvik edilir.[16]

Liberal refah devletleri genellikle kadın ve erkek istihdamı ve sosyal hayatta eşit haklara sahip olmayı ön planda tutar, bu da erkek ve kadınlara piyasada eşit muamele edilmesi gerektiği anlamına gelmektedir.[17] Örneğin, bu ülkelerin çoğunda eşit ücret yasası bulunmaktadır ve kadınlar ve erkekler çalışma hayatındaki niteliklerine göre, eşit ücret almaktadırlar. Özellikle ABD'deki bazı federal eyaletlerde eşit ücret konusunda çok güçlü ve katı yasalar bulunmaktadır.[18]

Çalışma hakkını merkeze alarak refah politikalarının buna göre düzenlendiği İskandinav sosyal refah devlet modelinde çalışma hakkı ve sosyal hizmetler oldukça gelişmiştir.[19] Sosyal demokratik refah devletlerinin (Danimarka, Finlandiya, Norveç ve İsveç) temel özellikleri, yüksek gelir yenileme oranlarına sahip sosyal politika ve programlara yönelik evrenselcilik yaklaşımlarıdır; bu modeldeki ülkeler piyasanın önemini, çocuk bakım yardımlarını, tam istihdam taahhüdünü ve gelir koruma hakkını azalmaktadır.[20] Sosyal demokrat ülkeler cinsiyet eşitliği konusunda diğer refah devletlerinden daha iyi bir yaklaşım sergilemektedirler. Dolayısıyla kadın istihdam oranı, diğer refah devleti modellerini temsil eden ülkelere kıyasla daha yüksek düzeydedir. Yüksek vergi yüküne rağmen özel sektör rekabet gücünü koruyarak istihdam sağlayabilmektedir.  İyi örgütlenmiş sendikalar, yüksek ücretler ve işverenle toplu pazarlık modelin öne çıkan özelliklerindendir. Kadın istihdamı diğer modeller arasında ilk sırada yer alır, ayrıca emeklilik yaşı da yüksektir.

İtalya, İspanya, Portekiz, Yunanistan gibi ülkerlerde görülen model Güney Avrupa refah devleti modeli Esping Andersen’in klasik sınıflandırmasında ayrı bir model olarak yer almamıştır. Akdeniz ülkeleri temelde refah devletleridir ve muhafazakâr refah devletlerinden farklı geleneklere ve işleyişlere sahiptir (Bkn: Leibfried, 1992; Ferrera, 1996 ve Castles, 1996), bu nedenle Akdeniz ülkeleri Orta Avrupa'dan ayırt edilmelidir. Bu ülkeler otoriter geçmişleri, sosyal harcamalara ayırdıkları bütçe, nispeten az gelişmiş sosyal hizmetler gibi özellikleri ile ayrı bir grupta değerlendirilirler. Ekonomiye  devlet müdahalesi, yüksek işsizlik, düşük orandaki kadın istihdam oranı, erken emeklilik modelin diğer önde gelen özellikleridir. Geleneksel aile desteği bu ülkelerde önemli rol oynamaktadır, dolayısıyla bu ülkeler aile temelli refah devletleri olarak da tanımlanmaktadır. Bu modelde ailenin bakım ve koruma sağlama gibi merkezi bir rolü vardır.[21] Bu ülkelerde kadınların işgücüne katılım oranları genellikle daha düşük düzeydedir.

AB’nin son genişleme süreci ile yukarıdaki sınıflandırmaya yeni bir model daha eklenmiştir. 2004 ve 2007’de yaşanan genişleme dalgasıyla, Birliğe dahil olan Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri Post Komünist olarak adlandırılan modeli de sınıflandırmaya dahil etmişlerdir.[22] Bu ülkeler 1940’larda kapitalizmden sosyalizme, 1990’larda ise sosyalizmden tekrar kapitalizme geçmişlerdir. Tarihsel geçmişleri tüm refah düzenlemelerine yansıyan bu devletler AB-15 olarak tanımlanan diğer ülkelerden ayrılırlar. 1990 sonrasında bu ülkelerin büyük çoğunluğu, muhafazakâr ve evrensel modelleri piyasa mekanizmaları ile bir araya getiren “hibrid” sistemler oluşturmuşlardır.[23]

Görüldüğü gibi AB üye ülkeleri arasında farklı refah modelleri gözlenmektedir. Kuruluş döneminde sosyal politika alanında ortak değerlere ulaşmak hedefi varken, genişleme süreci ile refah modellerinin çeşitlenmesi sosyal politika alanında uyumsuzluğu da artırmıştır. Bu uyumsuzluk zamanla ortak bir sosyal politika hedefine ulaşmayı olanaksız hale getirirken; devletler arasındaki sosyo-ekonomik farkları en aza indirecek politikalar ve araçlar geliştirilmeye başlanmıştır. Genişleme ve derinleşme ile Avrupa sosyal modelinin temel gereksinimlerinden uzaklaşmadan, birtakım düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır.

 

1.4. Genişleme Sürecinin Avrupa Sosyal Politikasına Etkisi

Avrupa Birliği’nde genişleme ile sadece üye devlet sayısı değil, temsil edilen refah rejimi modelleri de artmıştır. Birlik bünyesinde temsil edilen çok sayıda refah devleti modelinin bulunması sebebiyle bu alanda tam bir uyum yakalanması giderek zorlaşmıştır. Bu nedenle ortak bir sosyal politika oluşturulamamıştır.

Ulusal sosyal politikaların en önemli özelliği, bütüncül sosyal düzenlemelere yer vermesi, belirgin sosyal ortaklarla işbirliği yapılması ve kapsamlı sosyal koruma önlemlerinin alınmasıdır.  Ancak AB’de ortak sosyal politika mevcut olmadığından daha parçalı ve zayıf önlemler alınmaktadır. Sosyal politika AB’de ortak politikalar düzeyinde ele alınmamakla beraber tamamen göz ardı da edilmemiştir. Kimi üye ülkeler sosyal politika alanında daha aktifken, bazı üye ülkelerin sosyal politika alanında aldığı önlemlerin yetersiz kaldığı gözlenmiştir. Böyle bir karma yapı içerisinde sosyal politika alanındaki düzenlemelerin ulusal hükümetler tarafından üstlenilmesi tercih edilmiş ancak özellikle istihdam ve sosyal içerme gibi temel konuların Birlik düzeyinde de ele alınması için çeşitli yasal düzenlemeler yapılmıştır. AB’nin amacı devletin en önemli meşruiyet alanlarından biri olan sosyal politikaya müdahalede bulunmak yerine, üye devletlere, en azından bazı konularda asgari koşulları sağlamayabilmeleri için gerekli desteği vermek olmuştur.

Avrupa Birliği’nin temellerini atan 1957 tarihli Roma Antlaşması’nın öncelikli hedefi ortak pazarın kurulmasıdır. Ancak Roma Antlaşması’nda ekonomik bütünleşme hedefinin yanı sıra sosyal politika ve çalışma hayatını düzenleyen konulara da yer verilmiştir. Roma Antlaşması’nda Fransa hariç diğer üye ülkeler sosyal politika alanındaki düzenlemelerin işçilerin serbest dolaşımı ve sosyal güvenlik hakkının uyumlaştırılmasına yönelik temel şartlarla sınırlı kalması gerektiğini savunmaktaydı. Fransa’nın kararlı tavrı sonucu eğitim, istihdam, çalışma şartları ve sosyal güvenlikle ilgili hükümler Antlaşmaya dahil edilmiştir. Fransa üye ülkeler arasında sosyal politikanın uyumlaştırılması gerektiğini savunurken, Almanya, İtalya ve Benelüks ülkeleri sosyal yükümlülükler ile ilgili kararların piyasa işleyişini bozacağını, dolayısıyla bu alandaki kararların üye devletlerin ulusal politikalarına bırakılması gerektiğini ifade etmişlerdir. Antlaşmanın imzalanmasından kısa bir süre önce uzlaşmaya varılarak antlaşma metnine sosyal politikayla ilgili bir bölüm dahil edilmiştir.[24]

Fransa’nın bu kararlı tavrının altında yatan sebep Fransa Anayasası’nda yer alan kadın ve erkekler için eşit ücret ilkesi olabilir. Zira Fransa, bu ilke sebebiyle rekabet gücünü diğer üye ülkeler arasında sağlayamayacağını düşündüğünden sosyal politika konusundaki düzenlemelere daha çok destek vermiştir. Bu bakımdan, Fransa’nın en azından diğer üye ülkeleri de bağlayıcı asgari sosyal standartlar getirilmesi konusundaki ısrarcı tavrının sosyal kaygılardan değil, ekonomik kaygılardan kaynaklandığı söylenebilir.

Roma Antlaşması dönemin rağbet gören iki farklı ekonomik yaklaşımındaki uzlaşmanın bir sonucudur. Bunlardan ilki, ekonomiye yüklenen sosyal maliyetlerin azaltılması ve rekabetin korunmasını savunan liberal görüştür. Diğeri ise sosyal politika alanında alınan kararlar ile tam anlamıyla bütünleşmenin sağlanacağı ve toplumsal barışın korunacağını savunan görüştür.[25]

1970’li yıllarda Bretton Woods sisteminin çöküşü, sermayenin küresel bir niteliğe bürünmesi, üye devletlerde sosyal politikaya ılımlı bakan hükümetlerin iktidara gelmesi ile Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun (AET) sosyal politikadaki rolü genişlemeye başlamıştır. Diğer yandan 1970’li yılların başında İngiltere, Danimarka ve İrlanda’nın Topluluğa üye olması sosyal politikanın uyumlaştırılmasına yönelik ilk ciddi endişeyi de beraberinde getirmiştir. O döneme kadar Kıta Avrupası Modeli Topluluğa hâkim modelken, sistemleri bu modelden oldukça faklı yeni devletlerin üyeliği sosyal politika alanında muhalefeti artırmıştır. Böylece 1997 Amsterdam Antlaşması’na kadar sürecek değişken geometri ya da iki aşamalı Avrupa kavramını ortaya çıkaran süreç başlamıştır.[26]

1973 yılında yaşanan petrol krizi Avrupa sosyal politikasının güçlendirilmesine yönelik yaklaşımı olumsuz etkilemiş, bu yıllarda üye ülkelerin çoğunda sosyal harcamalar azaltılmıştır.

1980’li yıllar tüm üye ülkelerde yeniden yapılanma yılları olmuştur. Özellikle sağ eğilimli partilerin üye devletlerde iktidara gelmesi ile özelleştirmeler artmış ve hizmet sektörü gelişmeye başlamıştır.

1981 yılında Yunanistan’ın, 1986’da İspanya ve Portekiz’in üyeliğiyle beraber o zamana kadar sadece İtalya tarafından temsil edilen Güney Avrupa Refah Devleti Modeli Topluluk çapında temsil edilmeye başlanmış ve sosyal politika alanında birlik sağlama ihtimali tamamen ortadan kalkmıştır. Bu yıllarda Komisyonun Birlik çapında istihdamı güçlendirmeye yönelik önlemler almaya çalışması İngiltere’nin sosyal politikanın uyumlaştırılmasına yönelik güçlü muhalefeti ile karşılaşınca sosyal politika alanında ciddi bir ilerleme kaydedilememiştir. Dönemin başarıları 1985 yılında yayınlanan Beyaz Kitap ile Tek Avrupa Senedi olmuştur.

1991 yılında Maastricht Anlaşması için müzakereler başlamıştır. Müzakereler yürütülürken Komisyon Başkanı Jacques Delors tarafından bölgesel ve sosyal politikaların geliştirilmesi gündeme getirilmiştir. 1993 yılında imzalanan Maastricht Anlaşması sosyal politikaya yeni bir ivme kazandırmıştır.[27] 1997 yılında Amsterdam Antlaşması ile bu ivme devam ederken; anlaşma imzalanırken 15 üye devletin 13’ü sosyal demokrat partiler tarafından yönetildiğinden antlaşma metnine ayrıca istihdamla ilgili bir bölüm de dahil edilmiştir. Bu yıllarda istihdam odaklı olan Avrupa sosyal politika önlemleri, Amsterdam Anlaşması ile yeni bir boyut kazanmış, sosyal dışlanma ve ayrımcılıkla mücadele gibi konular da sosyal politikanın alanına dahil edilmiştir.

Ekonomik ve parasal birlik, genişleme ve derinleşme süreçleri uyumlaştırma ilkesinin giderek daha fazla sorgulanmasına yol açmıştır. Bu doğrultuda Maastricht Antlaşmasından itibaren uyumlaştırma (harmonization) yerine, yerinde hizmet ilkesinin de etkisiyle, giderek ulusal pratiklerin çeşitliliği (diversity) vurgulanmaya başlanmıştır.[28] Bugün AB sosyal politikasının temel özelliği, uyumlaştırma yerine, refah sistemleri arasında yakınsama (convergence); AB kurumları ve üye devletler arasında işbirliği (cooperation) ve istihdam, sosyal güvenlik sistemleri ve diğer sosyal politika alanları arasında eşgüdüm (coordination) süreçleri olarak karşımıza çıkmaktadır.[29]

Refah modellerindeki çeşitlenme bize devletin sosyal rolünün farklı düzeylerde olabileceğini göstermektedir. Her ülke tarihsel geçmişi, öncelik alanları, mali kapasitesi ve toplumun sosyal ihtiyaçlarını göz önüne alarak kendi modelini oluşturmuştur. Genişlemeyle beraber AB’de bu durum daha çok hissedilmeye başlayınca fikri bir dönüşüm yaşanmıştır. Dolayısıyla yukarıda ifade edilen yakınsama, işbirliği ve eşgüdüm ilkeleri fikri dönüşümün sosyal politikaya yansıma biçimleri olmuştur.

Günümüzde ise Birliğin sosyal politikası büyüme ve rekabetçilik odaklı olup, özellikle istihdam ve işgücü piyasasına yönelik önlemlere ağırlık vermektedir. AB, sosyal politika alanındaki düzenlemeleri üye ülkelerin ulusal kurumları aracılığıyla yürütmektedir, dolayısıyla sosyal politika alanında elde edilen başarılar ulusal hükümetlerin elde ettiği başarılara dayanmaktadır. Tüm bu unsurlar AB sosyal politikasının kendine has bir şekilde gelişmesine katkı yapmıştır.

AB düzeyinde sosyal politika uygulamaları genel olarak üç şekilde karşımıza çıkmaktır. Bunlar, sosyal ortakların sosyo-ekonomik sorunlarının çözümüne katılmasını mümkün kılan ve Birlik düzeyinde kurumsallaşmış “sosyal diyalog”, işsizliğin giderek küresel bir tehdit olmaya başlamasıyla geliştirilen “istihdam politikaları” ile AB üyesi ülkelerde gelişmişlik farklarının azaltılması için oluşturulmuş “yapısal fonlar”dır.

Avrupa toplum modelinin temel özelliği olan sosyal diyalog ve istihdam politikaları oldukça kapsamlı bir literatürü temsil ettiğinden, bu çalışma yapısal fonlar ile sınırlandırılmıştır.

 

  • Yapısal Fonlar ve Avrupa Sosyal Modeli Arasındaki İlişki

Yapısal fonlar, AB’de bölgeler arasında gelişmişlik farkının azaltılması, istihdamın artırılması ve ekonomik ve sosyal bütünleşmenin sağlanması için oluşturulmuştur. Yapısal fonların ilki Roma Antlaşması ile kurulan Avrupa Sosyal Fonudur (ASF). ASF’nin amacı Roma Antlaşması’nda istihdam olanaklarının artırılması ve ortak pazarın yürütülmesi için işçilerin mesleki ve coğrafi hareketliliğinin sağlanması olarak belirtilmiştir.

AB’de bölgesel dengesizlikleri gidermek böylece ekonomik ve sosyal uyumu sağlamak amacıyla 1975 yılında Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu (ABKF) kurulmuştur. ABKF altyapıyı geliştirmek, yerel kalkınmaya öncelik vermek ve küresel rekabete adapte olma amacıyla yapısal güçlük çeken ülkelere verilmektedir.

Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu (ATYGF), Avrupa Ortak Tarım Politikasına destek sağlaması amacıyla oluşturulmuş yapısal fonlardan bir tanesidir. 1962 yılında oluşturulan Fon, iki yıl sonra harcama tipleri göz önüne alınarak Garanti ve Yönverme olarak ikiye ayrılmıştır. Daha sonra 1993 yılında balıkçılık sektörünü desteklemek ve deniz alanlarının sürdürülebilirliğini sağlamak için Balıkçılık Yönlendirme Aracı oluşturulmuştur. 2007’den itibaren Balıkçılık Yönlendirme Aracı ve ATYGF’nin Yönverme bölümü yapısal fonlardan çıkarılmıştır. Bu kapsamda ABKF ile ASF yapısal fonlar arasında kalmaya devam ederken, tarım, balıkçılık ve kırsal kalkınmayı destekleyen fonlar yapısal fonlardan çıkarılmıştır. Böylelikle AB’nin tarım sektöründeki desteği giderek azalmaya başlamıştır. Bunun altında yatan temel sebep ise artık birçok AB üyesince, tarım ve kırsal kalkınmaya eskisi kadar destek verilmesinin gereksiz görülmesidir. Bunun yerine bölgeler arasındaki uyumsuzlukların azaltılması, bölgesel rekabetçiliğin geliştirilmesi ve istihdamın farklı sektörlerde geliştirilmesi öncelik haline gelmiştir.

Yapısal fonlar içinde yer almamakla beraber AB’nin yapısal harcama kalemlerinden bir tanesi de Uyum Fonu’dur. Uyum Fonu (Cohesion Fund) 1993 yılında Maastricht Antlaşmasıyla kurulmuştur. Fonun amacı, kişi başına GSMH’si Topluluk ortalamasının %90’ının altında bulunan bölgelerin kalkınmasına destek vermektir. Fon, bu kriterleri sağlayan Yunanistan, İspanya, Portekiz ve İrlanda tarafından kullanılmıştır.

Yapısal fonlar, hibe niteliğinde olup üye ülkelere proje kanalıyla aktarılmaktadır. Projelerin seçimi ve uygulanması sadece ulusal ve bölgesel yetkililerin sorumluluğuna girmektedir. Dolayısıyla Komisyon tarafından seçilen projelere doğrudan para aktarılmamaktadır. Uygulama geniş anlamda merkeziyetçi olmayan bir yapıyı gerektirmektedir. Projeler seçildikten sonra gerek ulusal kaynaklardan gerekse Topluluk fonlarından finanse edilmektedirler.[30]

Görüldüğü gibi yapısal fonlar, Avrupa Sosyal Modeli ve bu modelin uzantısı olarak geliştirilen politika araçlarından bir tanesidir. Çalışmanın ikinci bölümünde ASF’nin Avrupa Sosyal Modelinin finansmanında hangi boyutta kullanıldığı analiz edilecektir.

 

 

 

  1. KURULUŞUNDAN GÜNÜMÜZE AVRUPA SOSYAL FONU

Bu bölümde Avrupa Sosyal Fonunun (ASF) tarihsel arka planı ve fonun kapsamında yapılan reform çalışmaları ele alınacaktır.

          2.1. ASF’nin Kuruluşu

Avrupa Sosyal Fonu (ASF) Avrupa yapısal fonlarının en eskisi olup, AB üyesi ülkelerde hayat standartları ve refah düzeyi arasındaki farklılıkların azaltılması ve ekonomik ve sosyal uyumun sağlanması amacıyla oluşturulmuştur. Fon günümüzde ise istihdamın geliştirilmesi, sosyal içermenin gerçekleştirilmesi, insanlara daha iyi iş imkanları sunulması, dezavantajlı insanların topluma entegrasyonunun sağlanması ve böylelikle herkes için eşit fırsatlar sunulması amaçlarına hizmet etmektedir.

İlk kez, 1957 tarihinde imzalanan Roma Antlaşması’nın hükümlerinde ASF ile ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Roma Antlaşması’nın 3. Maddesinin (i) bendinde Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun görevleri arasında “İşçilerin istihdam imkanlarının iyileştirilmesi ve yaşam standartlarının yükseltilmesinin sağlanması için Avrupa Sosyal Fonu’nun kurulması” açıkça belirtilmiştir. Bu amaca ulaşabilmek amacıyla, Komisyonunun çalışmalar yapması, görüşler vermesi ve danışma faaliyetlerini düzenlemesi öngörülmüştür. Fon’a ilişkin diğer hükümler ise Antlaşmanın 123. ile 128. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Antlaşmanın 123. maddesine göre, Avrupa Sosyal Fonunun görevi, Topluluk içinde istihdamı kolaylaştırmak ve işçilerin coğrafi ve mesleki hareketliliğini artırmaktır. Dolayısıyla ilk yıllarda ASF işsizlerin faydalanmasını sağlayan bir araç olarak kullanılmıştır.

Bu çerçevede, Fon’dan hangi şartlarda yardım yapılacağı belirlenmiştir. Fon kapsamında topluluğun gelişmekte olan bölgelerine, sanayi sektörünün gerilemekte olduğu yerlere, teknolojik uyum sağlanmasına yönelik harcamalara, bazı işletmelerin karşılaştıkları zorlukların çözümlenmesine, tarım, tekstil ve giyim sektörlerinden ayrılmak isteyenlere, göçmen işçilere, iş arayan ve işsiz kalan 25 yaşın altındakilere, kadınlara ve sakatlar ile malullere mesleki eğitim vermek ve gerekli önlemleri almak için yardım yapılacaktır.[31]

1957’de topluluk çapında istihdam edilen kişi sayısı 70 milyonken 2.6 milyon kişi yani yaklaşık %3 oranındaki bir grup işsizdi. Bunun üçte ikisi yaklaşık 1.7 milyonu ise İtalya’da yaşıyordu. İkinci Dünya Savaşının ardından İtalyanlar iş bulma ümidi ile başta Belçika olmak üzere diğer Avrupa ülkelerine göç etmeye başlamıştır. Fonun özellikle istihdam açısından problemli olan bölgelere aktarıldığı göz önüne alındığında, bu yıllarda kurucu 6 üye ülke arasında en az gelişmiş olan İtalya fondan en fazla yaralanan ülke olmuştur. Üye ülkeler arasında hibe kanalı ile yararlananların %65’i İtalya kökenli olurken Batı Almanya kökenli işçiler %25.5 ile ikinci sırada yer almıştır.[32] Batı Almanya’nın ikinci sırada yer almasının temel sebebi iş kazası olaylarının en sık görüldüğü ülke olmasıdır. Dolayısıyla fondan, iş kazası geçiren işçilerin rehabilitasyonu kapsamında yararlanılmıştır.

Bu yıllarda ASF başvuruları doğrudan Komisyon tarafından kabul edilmekteydi. Ancak genişlemeyle beraber Komisyon’un bu konudaki yükünün artmaya başlaması sonucu gelecek yıllarda yeni bir düzenlemeye gidilerek projelerin doğrudan üye devletler tarafından değerlendirilmesine geçilmiştir. Böylece sistemin hantallığına ilişkin eleştirilere yönelik somut adımlar atılmıştır.  Aynı zamanda bu dönemde günümüzde de hala uygulanan ulusal katkı mekanizması kullanılmaya başlanmıştır. Ulusal katkı mekanizmasının getirilmesinin en önemli sebebi üye ülkeler düzeyinde projelerin sahiplenme düzeyinin artırılacağının düşünülmesidir. [33]

1960’lı yıllara gelindiğinde ASF, ulusal düzeydeki problemlerin çözümü için kullanılmıştır. Özellikle 1960’ların sonunda en zengin üye ülke olan Almanya’nın en büyük faydalanıcı haline gelmesi, kaynakların yeniden dağıtımı konusunda sıkıntı yaratmış,  yine bu yıllarda, üye ülkelerin katkıları ile finanse edilen Fon için Topluluk bütçesi oluşturulmuştur. [34]

Topluluğun yeni üyelerle beraber genişlemesi ve yeni politika alanlarının oluşturulmasıyla ASF, 1971, 1977, 1983, 1988, 1993 ve 1999 yıllarında altı defa revizyona uğramıştır.

2.2. Avrupa Sosyal Fonunda Yapılan Reform Çalışmaları

Fonun imkanlarının oldukça sınırlı kalmış olması ve dönemin ihtiyaçlarına tam anlamıyla cevap veremez hale gelmesi nedeniyle 1969’da Komisyon tarafından ASF’de yapılacak ilk reforma yönelik adım atılmıştır. Fonun yönetimine verimlilik ve esneklik sağlanarak Topluluk önceliklerine uygun olarak ASF’yi güçlendirmek ve genişletmek amaçlamıştır.

1970’lerin başında ekonomik kriz ve sosyal çalkantılara rağmen, Avrupa bütünleşmesi ve Avrupa sosyal politikası büyük bir gelişme göstermiştir. 1970’lerde vasıfsız genç işsizler artınca, gençlerin mesleki eğitim yoluyla istihdam edilebilirlikleri artırılmaya çalışılmıştır.

26 Kasım 1970 tarihinde Komisyon tarafından alınan karar ve 8 Kasım 1971 tarih ve 2396/71 sayılı Tüzük[35] ile Fonun yapısı değiştirilmiştir. 1971 reformu ile Topluluk genelinde oluşan ya da oluşacak istihdam dengesizliklerini ortadan kaldırmak için ortak bir yaklaşım benimsenmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede ASF’nin görevi, ulusal istihdam politikalarına rehberlik etmek, onları koordine etmek ve yeni tedbirler alınmasını sağlamak olarak belirlenmiş ve reform kapsamında işsizliği önleyici önlemler Fon tarafından %100 oranında finanse edilmiştir. Yapılan düzenlemeler sonucu Fon, az gelişmiş veya gelişmekte olan bölgelerde ve mevcut sanayilerin çökmekte olduğu alanlarda, teknolojik gelişmelere uyum sağlamak için işçilerin eğitimleri, sakat işçilerin yeniden işe yerleştirilmesi ve 50 yaşın üzerinde olan kişilerin istihdam edilmesi başta olmak üzere üye ülkelerin istihdam politikalarını destekler hale getirilmiştir.[36]

20 Aralık 1977 tarihinde ve 2893/77 sayılı Tüzük[37] çerçevesinde gerçekleştirilen ikinci reform ile Komisyonun koordinasyon ve kontrol görevleri güçlendirilmiş, ASF’nin kaynakları giderek artan işsizliğe yönlendirilmiş ve bunun sonucunda Fon’dan refah düzeyi düşük olan İrlanda gibi ülkeler de pay almaya başlamıştır. Bu dönemde fonun en büyük amacı işgücü piyasasında istihdam yaratılması için mesleki eğitime ağırlık verilmesi olmuştur.[38]

Sonuç olarak dönemin dinamikleri göz önüne alındığında, 1970’li yıllarda yaşanan petrol krizi, demografik değişimler ve küreselleşme gibi etmenler Avrupa ekonomisini olumsuz bir şekilde etkilemiş ve ASF’de Avrupa ekonomisinin yeniden yapılandırılmasına katkı sağlayacak şekilde reform çalışmaları yapılmıştır. Üye ülkeler arasında yaygın olan görüş sadece serbest ticari alanı oluşturmaktan öte barış ve işbirliği içinde yaşayan devletlerden oluşan istikrarlı bir Topluluk kurmak olmuştur. Bu nedenle Fon geriye dönük uygulamalardan inisiyatif sahibi politikalara yönelmiş, Fonun düzenlediği alanlara ilişkin üye devletlere önemli idari görevler verilmiş ve üye devletler Fonu hafif sınırlı bir şekilde özgürce kullanmaya devam etmişlerdir.[39]

1981-1990 yılları arasında, 1971-1980 arasında gerçekleşen %3 büyümenin altında kalınmış ve yılık büyüme %2.4’e düşmüştür. İşsizlik ise 1974 yılında %3 civarındayken 1985 yılında %10 seviyesine yükselmiştir.[40] 1980’lerin başından başlayan ve Maastricht Antlaşması’nın imzalanmasına kadar süren bu dönem, tüm üye ülkelerde yeniden yapılanma ve ekonomik iyileşme yılları olmuştur.[41]

1982 yılına gelindiğinde işsiz sayısının 10,5 milyonu bulduğu Toplulukta bu rakamın %42’sini 25 yaşın altındaki gençler oluşturmuştur. İşsizliğin özellikle gençler arasında giderek artması ASF’nin yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacını doğurmuştur. Artan yüksek işsizlik sonucu 1983 yılında 2950/83 sayılı Tüzük[42] ile ASF’de bir reform daha yapılmış ve bu çerçevede genç işsizlere yönelik programlar, ASF kullanıcılarının %44’ünü oluşturacak şekilde çoğaltılmış ve üye ülkelerin bu alandaki talepleri de artmaya devam etmiştir.[43] Diğer yandan gençlerin yanı sıra, iş arayanlar, göçmenler, kadınlar, engelliler gibi dezavantajlı grupların sorunlarına yönelik önlemler de alınmıştır. Böylelikle adı geçen Tüzük ile uzun süreli işsizler, çalışmak isteyen kadınlar, çalışabilecek durumda olan engelliler, Topluluk içinde serbest dolaşımda bulunanlar ile göçmen işçilere istihdam yaratmaya yönelik faaliyetler, mesleki eğitim ve istihdam konusunda uzman kuruluşların istihdamı arttırıcı girişimleri Fonun yardım yapacağı öncelik alanları olarak belirlenmiştir.[44]

Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş özellikle elektronik, bilişim ve mühendislik alanında açık pozisyonların oluşmasına sebep olmuştur. Bu konuda eğitim almış kişi sayısı yetersiz olunca, 1983-1988 yılları arasında Fon yeni teknoloji kullanımı açısından 500’ün altında işçi istihdam eden küçük ve orta ölçekli kuruluşlarda çalışan işçilerin eğitim sorunlarını giderici çalışmalara, mesleki eğitim ile eğitimli insanları bu alanlarda istihdam etmek için kurslarda eğitilmesine odaklanmıştır.

1980’lerin ortasına gelindiğinde 1981’de topluluğa katılan Yunanistan ile 1985’te onu takip eden Portekiz ve İspanya ile Topluluğun üye sayısı on ikiye ulaşmıştır. Bu ülkelerin ekonomilerinde diğer üye ülkelere göre tarımın büyük bir paya sahip olması ve kişi başına düşen GSMH’nin diğer üye ülkelerin ortalamasının altında bulunması nedeniyle Fonun özellikle ihtiyacı olan bölgelere aktarılması gereği ortaya çıkmıştır. Bu yıllarda bölgeler/ülkeler arasındaki sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi giderek artmaya başlayınca az gelişmiş bölgelere yardım miktarı artırılmıştır. Fonun büyük bir kısmı Yunanistan, İtalya’nın güney bölgeleri ve Kuzey İrlanda’ya aktarılmıştır. İspanya ve Portekiz’in üyeliğinin ardından ise bu bölgelere Kanarya Adaları, İspanya’nın Endülüs Bölgesi ile Portekiz’in tamamı eklenmiştir.

Bu yıllarda ASF’de yeni bir reform çalışmasının başlamasına sebep olan gelişmelerden biri Avrupa Tek Senedi’nin (ATS[45]) yürürlüğe girmesidir. Komisyon tarafından hazırlanan ve 1 Temmuz 1987[46] yılında yürürlüğe giren Tek Senedin esas amacı, o döneme kadar eleştirilere sebep olan serbest ticaret uygulamasını hayata geçirmek ve tek pazarın kurulmasını sağlamakken bir diğer amacı da ekonomik ve sosyal uyumun hızlandırılması olmuştur. ATS’nin 23. Maddesi ile Roma Antlaşması’nın üçüncü kısmına ekonomik ve sosyal birleşme adıyla eklenen V numaralı bu yeni başlığın ilk maddesi 130. Maddenin a bendi; Topluluğun sınırları içinde uyumlu bir gelişmeyi gerçekleştirmek amacıyla, ekonomik ve sosyal birleşmesini güçlendirmeye yönelik eylemini sürdüreceğini ve geliştireceğini vurgulamaktadır. Bu madde ile Topluluk özellikle çeşitli bölgeler arasında var olan farkları azaltmayı ve en az gözetilen bölgelerin geri kalmışlığını telafi etmeyi amaçlamaktadır.[47] ATS ile yapılan düzenlemelerin amacı, Topluluğun en zengin ve en fakir bölgeleri arasındaki uçurumu kapatmak, uzun süreli işsizliğe karşı savaşmak, aynı zamanda gençlerin ve emek piyasasından dışlanabilecek kişilerin mesleki bütünleşmesini sağlamaktır.[48]

1988 reformu ile ASF de dahil tüm yapısal fonlar operasyonel dönemler adı verilen çok yıllı uygulama periyodlarına ayrılmıştır. Yapısal fonların uygulanmaya başlayacağı operasyonel dönemler şu şekildedir:

  • 1989-1993: 1. Dönem
  • 1994-1999: 2. Dönem
  • 2000-2006: 3. Dönem
  • 2007- 2013: 4. Dönem
  • 2014- 2020 : 5. Dönem

1980’li yıllarda ASF’ye yönelik olarak gerçekleştirilen reformların hedefi yüksek işsizlikle mücadele etmek, üye ülkeler arasındaki sosyal farklılıkların azaltılmasına yönelik tedbirler almak, bölgesel ve yerel kalkınmayı sağlamak olmuştur.  Diğer yandan, mesleki ve teknik eğitim için rehberlerin hazırlanması, kadınların daha az temsil edildiği mesleklerde istihdam edilmesi ve en önemlisi de diğer yapısal fonlara entegre edilmiş bir ASF oluşturulması dönemin öne çıkan reform çalışmalarının bir parçasıdır.

1990’lı yıllar her açıdan Toplulukta ve tüm dünyada büyük değişimlerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Öncelikle 1992’de imzalanan Maastricht Antlaşması ile Topluluk Avrupa Birliği’ne dönüşürken, antlaşmanın getirdiği yeni boyutla beraber 1995 yılında refah düzeyi yüksek İsveç, Finlandiya ve Avusturya Topluluğa katılarak üye ülke sayısı 15’e ulaşmış ve böylelikle üçüncü genişleme süreci tamamlanmıştır. Diğer yandan komünist sistemin çöküşü ve küreselleşmenin giderek artan bir şekilde etkisini hissettirmeye başlaması AB’yi gelecekte etkileyecek temel etmenler olarak karşımıza çıkar.

7 Şubat 1992 tarihinde imzalanan ve 1 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması siyasi ve ekonomik açıdan öne çıkan bir antlaşma olmakla beraber sosyal konulara da yer vermiş ve ASF yeniden tanımlanmıştır. Buna göre ASF’nin görevi Topluluk içinde istihdamı kolaylaştırmak, işçilerin coğrafi ve mesleki hareketliliğini arttırmak, sınai değişimler ve üretim sistemlerinin gelişimi karşısında özellikle mesleki eğitim ve meslek değiştirme yoluyla işçilerin uyumunu kolaylaştırmaktır.

Bu yıllarda ASF’de iki önemli reform yapılmıştır. Bunlardan ilki ve daha kapsamlı olanı 1993 yılında yürürlüğe giren 2084/93 sayılı Konsey Tüzüğüdür[49]. Bu tüzük ile 1994-1999 yıllarında ASF’nin öncelikleri belirlenmiştir. Buna göre;

  • Okuldan iş hayatına geçiş yapan vasıfsız işgücünün mesleki kurslarla desteklenmesi, eğitimin niteliğinin ve eğitime erişimin geliştirilmesi ve araştırma, bilim ve teknoloji alanlarındaki beşeri sermayenin güçlendirilmesi,
  • Rekabetçiliğin arttırılması ve sürekli eğitime sistematik bir yaklaşım getirilerek işgücünün değişen çalışma koşullarına uyumunun sağlanması,
  • Uzun süreli işsizliğe ve işgücü piyasasında dışlanmaya maruz kalanların istihdam olanaklarının arttırılması temel hedefler olarak belirlenmiştir.

1990’larda gerçekleştirilen ikinci reform ise Amsterdam Antlaşması ile gerçekleştirilmiştir. 2 Ekim 1997 yılında imzalan ve 1 Mayıs 1999 yılında yürürlüğe giren antlaşma, Maastricht Antlaşması’nın koşullarında köklü değişiklikler yapmıştır. 1990’lı yıllarda para piyasalarında yaşanan kriz, küreselleşme ve giderek ivme kazanan teknolojik değişimler AB üyesi ülkelerde gerekli istihdam imkanlarının ortaya çıkmasını engellemiştir.[50] Antlaşma ile Topluluk Antlaşmasına, istihdam konusunda bağımsız bir bölüm eklenmiştir. Böylece istihdam konusu Birlik düzeyine taşınarak ilk defa üye ülkeler istihdam politikasının Birliğin ortak bir görevi olduğu konusunda mutabık kalmışlardır. Her üye ülke kendi istihdam politikasını belirlemeye devam edecek fakat bu istihdam politikasını ekonomik ve sosyal alanları birleştiren eşgüdümlü bir Avrupa Stratejisi içinde ele alacaktır. Dolayısıyla bu yeni düzenleme ile her üye devletin iktisadi politikalarının Birliğin istihdam politikası ile uyumlu olması koşulu getirilmiştir.[51]

23-24 Mart 2000 tarihinde Lizbon Zirvesinde bir araya gelen Devlet ve Hükümet Başkanları gelecek on yıl için stratejik hedefler belirlemişlerdir. Birliğin tam istihdam hedefine yaklaşabilmesi için, daha fazla ekonomik büyüme, daha rekabetçi piyasa ve sosyal bütünleşmesinin geliştirilmesi arzu edilmiştir. Lizbon Zirvesi, Avrupa’nın ekonomik gücü ile Avrupa Sosyal Modeli arasındaki bağı güçlendirme fikrini ön plana çıkarmıştır.[52] Yoksulluk ve sosyal dışlanmanın kabul edilemez düzeylere ulaştığı dönemde, Konsey 2010 itibariyle bu sorunu bertaraf etmek için “Açık Koordinasyon Yöntemi”nin[53] benimsenmesini kararlaştırmıştır.[54] Açık Koordinasyon Yöntemi 2000’li yıllarda Birliğin sosyal politika alanında temel ilerleme yöntemi olarak resmileştirmiştir. Açık Koordinasyon Yönteminin dayandığı temel ilkeler, yerinde hizmet, uyumlu eylemler yoluyla yakınsama, karşılıklı öğrenme, bütüncül bir yaklaşım, hedef temelli yönetim, demokratik katılım ve karar alma süreçlerinde şeffaflaşma olarak sıralanabilir.

2000’li yıllarla beraber AB’nin sosyal politika uygulamaları daha aktif bir hal almaya başlamıştır. Bir yandan ekonomik ve parasal birliğin sağlanması diğer yandan ise küreselleşmenin getirdiği uyum sorunlarının doğal bir sonucu olarak özellikle istihdam odaklı sosyal politika tedbirleri geliştirilmiştir.

  1. AVRUPA SOSYAL FONU HARCAMALARI 1989’DAN GÜNÜMÜZE

Avrupa Sosyal Fonuna ilişkin mali veriler operasyonel dönemler bazında ilerleyen bölümde

ele alınmaktadır.

3.1. I. Dönem: 1989-1993

1989- 1993 yıllarını kapsayan dönemde yapısal fonlar içinde en fazla bütçe 30.1 milyar ECU ile ABKF’ye ayrılırken, onu sırasıyla 20 milyar ECU ile ASF, 11.3 Milyar ECU ile AYTGF takip etmiştir. Bu dönemde yapısal fonlar için 5 tane hedef tanımlanmıştır. Bunlardan hedef 3 ve 4’ün gerçekleştirilmesi doğrudan ASF’nin sorumluluğuna bırakılmıştır.

 

Tablo 1: 1989-1993 dönemi hedefleri ve ilgili fonlar

 

      Hedef

İlgili Fonlar

1.     1. Geri kalmış bölgelerin kalkındırılması

ASF, ABKF, ATYGF

2.Sanayideki gerilemeden etkilenen bölgelerin desteklenmesi

ASF, ABKF

2.     3. Uzun dönem işsizlikle mücadele

ASF

3.     4. Gençler için istihdamın teşvik edilmesi

ASF

4.     5. a) Tarımsal yapıların uyumlaştırılması

    b) Kırsal Kalkınmanın desteklenmesi

ATYGF

ASF, ABKF, ATYGF

Kaynak: European Commission, The Social Fund, an Overview of the Programming Period 1994-1999.

 

Hedef 1, en düşük refah seviyesindeki bölgelerin geliştirilmesidir. Bu hedef kapsamında hangi bölgelerin destekleneceğine İstatistiki Bölge Birimlerinin Sınıflandırılması (İBBS) (Nomenclature of Territorial Units for Statistics – NUTS)[55] yöntemi kullanılarak karar verilmiştir. Yapısal fonların yaklaşık yarısı bu hedefe kanalize edilmiştir. Hedef 1 kapsamına giren ülkeler Portekiz, İtalya, Yunanistan, İrlanda, Almanya’nın Doğu Eyaletleri, Korsika ve Fransa’nın denizaşırı bölgeleri ile Kuzey İrlanda’nın tamamı olmuştur. Bu hedefe yönelik olarak yapılan yatırımların %35.2’si ulaştırma ve çevre altyapısına, %33.6’sı girişimlere doğrudan ve dolaylı yardımlar olmak üzere üretken yatırımlara ve %29.6’sı insan kaynaklarına yapılmıştır.

Hedef 2, endüstriyel düşüş bölgelerine destek verilmesidir. Bu kapsamda fonlardan en çok yaralanan ülkeler işsizlik oranı Topluluk ortalamasının üstünde olan İngiltere, İspanya ve Fransa olmuştur. Bununla birlikte İrlanda, Portekiz ve Yunanistan’da fonlardan az da olsa yararlanma imkânı bulmuşlardır.

Hedef 3, uzun dönemli işsizlikle mücadele edilmesidir. Bu amaca yönelik olarak yirmi beş yaş üzeri ve bir yıl ya da daha uzun süredir işsiz olanları işgücüne kazandırmak için fon sağlamıştır. İspanya ve İtalya bu öncelik alanı kapsamında en çok finansman desteği sağlanan ülkeler olmuştur.[56]

Hedef 4, gençler için istihdamın teşvik edilmesini amaçlarken tıpkı Hedef 3 gibi istihdama dayalı politikalar izlenmiştir. Hedef 3 ve 4 kapsamında Fonlardan en çok yararlanan ülkeler sırasıyla İngiltere, Fransa ve Almanya olmuştur.[57]

Hedef 5, ise iki kategoriye ayrılmıştır. Bunlardan ilki, tarımsal yapıların uyumlaştırılması; ikincisi, kırsal kalkınmanın geliştirilmesidir. Yatırımlar sırasıyla; KOBİ’lerin çevre koruma faaliyetlerine, önceden sanayi bölgesi olarak kullanılan alanların ıslah çalışmalarına ve insan kaynaklarına yöneltilmiştir. Tarımdaki yapısal düzenlemelerle ilgili olarak, tarımsal yapılar güçlendirilmiş, tarımsal üretimin devamlılığını sağlayıcı faaliyetler desteklenmiş, çiftçilerin yaşam standardının sağlanmasına yönelik adımlar atılmış ve kırsal bölgelerde sosyal dokunun korunması sağlanmıştır. Kırsal kalkınmanın geliştirilmesi bileşeni ile ilgili olarak tarım gelirleri düşük seviyede olan ve Hedef 1 kapsamına giremeyen bölgeler desteklenmiştir.

 

 

 

Tablo 2: 1989-1993 döneminde kullandırılan ASF’nin ülke bazında dağılımı  (milyon ECU)

Ülkeler

Yapısal Fon Miktarı

ASF

Yüzde (%)

Almanya

6.015

2.131

35.4

Belçika

740

411

55.5

Birleşik Krallık

4.816

2.344

48.7

Danimarka

402

184

45.8

Fransa

5.907

2.112

35.8

Hollanda

725

470

64.8

İrlanda

4.460

1.500

33.6

İspanya

13.100

3.533

27

İtalya

10753

2.982

27.7

Lüksemburg

55

12

21.8

Portekiz

8.450

2.209

26.1

Yunanistan

7.528

1.174

22.8

Kaynak: European Commission, ESF an Overview of the Programming Period 1994-1999, s.28.

 

ASF bu dönemde diğer fonlarla birlikte işsizlikle mücadele görevi üstlenmiştir. Çoğunlukla verilen eğitimler ile kişileri işgücü piyasasına kazandırmak amaçlanmıştır.

 

3.2. II. Dönem:1994-1999

1994-1999 döneminde fonlar 1989-1993 döneminin iki katına çıkarılmıştır. Fon’a bu dönem için 142 milyar ECU ayrılmıştır. Avusturya, Finlandiya ve İsveç’in üyeliği sonrası bu rakama 12 milyar ECU eklenmiştir. Böylelikle AB bütçesinde %20’lik paya sahip olan Fonun oranı %33’e çıkarılmıştır. Almanya, İtalya ve İspanya gibi nüfus açısından büyük ülkeler fondan en fazla payı alırken; kişi başına düşen fon miktarı açısından İrlanda, Portekiz, Yunanistan ve İspanya ilk sıralarda yer almıştır. Söz konusu ülkelerde bulunan az gelişmiş bölgelerin nüfusu ise 83 milyona tekabül etmektedir.[58]

Yapısal fonlar için altı tane hedef belirlenmiştir. ASF bir önceki dönemde olduğu gibi Hedef 3 ve 4’ten tek başına sorumluyken, diğer hedefler kapsamında da yapısal fonlarla eşgüdümlü olarak çalışmıştır.

            ASF’nin öncelik alanları çerçevesinde en fazla pay uzun dönem işsizlikle mücadeleye ayrılmıştır. Hemen hemen her üye ülkede büyük bir sorun olarak baş gösteren istihdam sorununa yönelik olarak fondan en çok faydalanan ülkeler Belçika, Danimarka, Finlandiya, Hollanda ve İspanya olmuştur.[59]

            İstihdam açısından bir diğer kilit nokta olan genç işsizliği konusu daha çok mesleki eğitim yoluyla aşılmaya çalışmış, bu anlamada genç işsizliğin ciddi bir problem olduğu İspanya ve Yunanistan göreceli olarak fondan daha fazla yararlanabilmiştir.

 

Tablo 3: 1994-1999 dönemi hedefleri ve ilgili fonlar

 

      Hedef

İlgili Fonlar

1.     1. Az gelişmiş bölgelerin kalkındırılması

ASF, ABKF, ATYGF, BYMA

2.     2. Sanayideki gerilemeden etkilenen bölgelerin desteklenmesi

ASF, ABKF

3.     3. Kadın ve erkekler için iş gücü piyasasında eşit fırsatların teşvik edilmesi

ASF

4.     4. İşçilerin sanayi ve üretim değişikliklerine uyumu

ASF

5.     5. a) Balıkçılığın ve tarımın yeniden yapılandırılması

    b) Kırsal Kalkınmanın desteklenmesi

ATYGF, BYMA

ASF, ABKF, ATYGF

6.     6. Nüfus yoğunluğu az olan bölgelerin kalkındırılması

ASF, ABKF, ATYGF, BYMA

Kaynak: European Commission, The Social Fund, an Overview of the Programming Period 1994-1999

 

Bu dönemde ASF’nin öncelik alanlarının içine kadın ve erkeklerin istihdamı için eşit fırsatların teşvik edilmesi hedefi dahil edilmiştir. Çalışmanın başında da ifade edildiği gibi Avrupa Sosyal Modeli aslında refah devleti rejimlerinin bir uzantısıdır ve ASF kapsamında getirilen tedbirler refah devleti rejimlerinin özelliklerini taşmaktadır. Kadın ve erkekler için istihdamda eşit fırsatlar hedefi özellikle İskandinav refah devleti bir ölçüde de Merkezi Avrupa refah devleti rejimi modeli ile örtüşmektedir.

3.3. III. Dönem: 2000- 2006

2000’li yıllarla beraber AB’nin sosyal politika uygulamaları daha aktif bir hal almaya başlamıştır. Bir yandan ekonomik ve parasal birliğin sağlanması diğer yandan ise küreselleşmenin getirdiği uyum sorunlarının doğal bir sonucu olarak özellikle istihdam odaklı sosyal politika tedbirleri geliştirilmiştir. İstihdamın artırılmasına yönelik politikalar geliştirmek AB için yeni bir deneyim olmamakla beraber 2000 yıllarla benimsenen istihdam artışı politikalarının farklı yönleri de olmuştur. İstihdam artışı tek bir hedef olmak yerine bilgi ve iletişim toplumuna geçişi hızlandıracak ve yaşam boyu eğitimi ön plana çıkaracak girişimler üzerinde durulmuştur. ASF ve diğer yapısal fonlar öngörülen hedeflere ulaşılması için gerekli özellikleri taşımadığından yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur. Mali kaynağın sınırlı oluşu ve çalışma süreleri gibi çok temel bazı konulara düzenleme getirilmeden istihdam artışının sağlanması çok olası görülmemiştir.[60]

Yeni dönemde AB bütçesinin üçte birinden fazlası uyum politikasına tahsis edilmiştir. 15 üye ülke için 213 milyar Avro, 2004’te üye olan 10 yeni üye ülke içinse 2004-2006 döneminde kullandırılmak üzere 22 milyar Avro tahsis edilmiştir.[61] Destek alacak öncelik alanları ise şu şekilde belirlenmiştir:

  • İşsizlikle mücadelede aktif işgücü piyasası politikaları uygulamak, uzun dönemli işsizlerin, gençlerin ve çalışmaya bir süre ara vermiş kişilerin işgücü piyasasına geçişlerini kolaylaştırmak ve uzun dönemli işsizliği önleyecek politikalar gerçekleştirmek,
  • Sosyal bütünleşmeyi gerçekleştirerek herkese özellikle sosyal dışlanmaya maruz kalmış kesime istihdamda fırsat eşitliği sağlamak,
  • Mesleki eğitim, öğretim ve danışmanlık hizmetleri geliştirmek, işgücü piyasasına erişimi kolaylaştırmak ve işgücü piyasası bütünleşmesini sağlamak,
  • İnovasyon ve yaratıcılığı geliştirmek, girişimciliği teşvik etmek,
  • Kadınların işgücü piyasasına katılım oranlarını arttırmak.

ASF’ye yönelik temel düzenlemelere 12 Haziran 1999 tarihli ve 1784/1999 sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Tüzüğü’nde[62] yer verilmiştir. Bu tüzük ile daha önceden belirlenmiş olan 6 adet hedef 3’e indirilmiştir. Söz konusu hedefler şu şekildedir:

Hedef 1, kalkınmada geri kalmış, kişi başı GSYH’si topluluk ortalamasının %75’inin altında olan bölgeler ile (Fransa’nın Deniz aşırı bölgeleri, Kanarya Adaları), nüfus yoğunluğu düşük olan Finlandiya ve İsveç’teki bölgelerin gelişimini sağlamayı amaçlamaktadır.

Hedef 2, yeniden yapılanmaya maruz kalmış sanayi ve hizmet sektörleri, kırsal kesimde nüfusun azaldığı bölgeler, sorunlu kentsel alanlar ile balıkçılık sektöründe yaşanan zorlukları kapsayacak şekilde belirlenmiştir.

Hedef 3, Hedef 1’in kapsadığı bölgeler dışında kalan yerlerde ulusal eğitim sistemlerinin modernleştirilmesi ve istihdamın teşvik edilmesi amacını taşımaktadır. Bunlara ek olarak ASF üç yatay konuyu da içerir: Yerel istihdam inisiyatiflerinin geliştirilmesi; bilgi toplumunda istihdam ve sosyal boyut; kadınlar ve erkekler için eşit fırsatlar.[63]

 

 

Tablo 4: 2000-2006 ülkelere ve hedeflere göre ASF harcamaları

 

2000-2006

 

Yıllık

Hedef 1

Hedef 2

Hedef 3

Genel Toplam

Toplam

Genel Toplam

GSYİH göre oranı

Milyon €

Milyon €

Milyon €

Milyon €

%

Milyon €

%

EU 25

33,945.7

2,114.3

22,948.3

59,008.3

100.0

8,429.8

0.08

Merkez-Kuzey Ülkeler

9,665.0

1,861.9

17,058.5

28,585.4

48.4

4,083.6

0.06

Belçika

173.1

40.0

717.3

930.4

1.6

132.9

0.05

Danimarka

0.0

39.2

293.4

332.6

0.6

47.5

0.02

Almanya

5,501.

4460.3

4,593.1

10,554.7

17.9

1,507.8

0.07

Fransa

844.1

692.3

4,273.0

5,809.3

9.8

829.9

0.05

İrlanda

1,011.5

0

0

1,011.5

1.7

144.5

0.10

Lüksemburg

0.0 

0

17.2

17.2

0.03

2.5

0.01

Hollanda

29.3

0

1,191.4

1,220.7

2.1

174.4

0.04

Avusturya

54.1

26.6

515.7

596.4

1.0

85.2

0.04

Finlandiya

275.2

113.2

407.2

795.5

1.3

113.6

0.08

İsveç

141.6

51.0

678.3

870.9

1.5

124.4

0.04

İngiltere

1,634.7

439.4

4,372.0

6,446.1

10.9

920.9

0.05

Akdeniz Ülkeleri

21,456.8

252.5

5,823.9

27,533.2

46.7

3,933.3

0.16

Yunanistan

4,499.1

0

0

4,499.1

7.6

642.7

0.37

İspanya

8,489.3

252.5

2,179.4

10,921.1

18.5

1,560.2

0.20

İtalya

3,903.9

0

3,626.7

7,530.6

12.8

1,075.8

0.08

GKRY

0

0

17.8

17.8

0.03

5.9

0.05

Malta

7.8

0

0

7.8

0.01

2.6

0.05

Portekiz

4,556.8

0

0

4,556.8

7.7

651.0

0.47

Doğu Avrupa

2,823.9

0.0

65.8

2,889.7

4.9

963.2

0.19

Çek Cumhuriyeti

251.2

0

45.6

296.8

0.5

98.9

0.09

Estonya

53.5

0

0

53.5

0.1

17.8

0.16

Litvanya

112.5

0

0

112.5

0.2

37.5

0.28

Letonya

177.4

0

0

177.4

0.3

59.1

0.28

Macaristan

353.9

0

0

353.9

0.6

118.0

0.14

Polonya

1,595.6

0

0

1,595.6

2.7

0.21

531.9

Slovenya

63.1

0

0

63.1

0.1

21.0

0.07

Slovakya

216.7

0

20.2

236.9

0.4

79.0

0.21

Not: 2004’ten sonra Birliğe dahil olan ülkelere için 2004-2006 yılları arasındaki harcamalar yazılmıştır.

Kaynak:European Commision, Ex-Post Evaluation of the 2000-2006 ESF Final Report, s.57.

 

Tablo 4 incelendiğinde 2000-2006 programlama döneminde en fazla fon alan ülkelerin Merkezi ve Kuzey Avrupa ülkeleri olduğunu görüyoruz. AB ortalamasının üzerinde sosyo-ekonomik koşullara sahip bu ülkelerde en önemli sorunların başında göçün meydana getirdiği sosyal içerme gelmektedir. Bu ülkelerde ASF kapsamında gerçekleştirilen harcamaların büyük bir kısmı sosyal içermeye aktarılmıştır.

İkinci sırada ise %46.7 ile Akdeniz ülkeleri gelmektedir.  Bu kategoride yer alan ülkeler birçok alanda AB ortalamasının altında kalmaktadır. Özellikle istihdam konusu en önemli problemlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Aktif işgücü piyasalarına yönelik harcamalar yetersiz kaldığından bu ülkelerde ASF kapsamında, bu alana yönelik faaliyetlere daha fazla pay ayırmışlardır. Kurumsal kapasitenin artırılması, mesleki eğitime ağırlık verilmesi, modern eğitim sistemine geçişin sağlanması, işgücü piyasalarına uygun eğitim programlarının geliştirilmesi ASF kapsamında finanse edilen belli başlı faaliyetler arasındadır.

Birliğe 2004 yılında katılan Doğu Avrupa ülkelerinin sosyo-ekonomik koşulları Birlik ortalamasının oldukça altındadır. Bu ülkeler söz konusu programlama döneminin sadece son iki senesi ASF’den yararlanabilmişlerdir. Özellikle sosyal politika ve işgücü piyasalarına yönelik tedbirlerin bütçelerinde oldukça düşük bir paya sahip olmasından dolayı ASF kapsamında sağlanan mali destek ile eğitim sisteminin modernizasyonu ve aktif işgücü piyasalarına yönelik politikalara destek verilmiştir.

3.4. IV. Dönem: 2007-2013

Yukarıda sunulan tarihsel özetten de anlaşılacağı üzere ASF genel olarak işgücü piyasasındaki uyumsuzlukların ortadan kaldırılmasına yönelik projelerin geliştirilmesinin desteklenmesi amacıyla oluşturulmuştur. Dolayısıyla hem çalışanlar hem de işsizler tarafından kullanımı amaçlanmıştır. Çalışanların fondan yararlanması daha çok, teknolojik değişikliklerden etkilenmemelerini sağlamaktır. Fon bu yolla çalışanların değişen koşullara adapte olabilmesini sağlayacak eğitimlere destek vermektedir. İşsizlere yönelik kullanılmasında temel amaç ise işgücü piyasasına girişi kolaylaştıracak eğitim programlarının oluşturulmasıdır.[64]

Günümüzde Birliğin sosyal politika düzenlemeleri küresel bilgi ekonomisinde büyüme ve rekabetçilik odaklı olup, büyük ölçüde istihdam ve işgücü piyasalarına yönelik önlemlere ağırlık vermektedir. Diğer yandan ayrımcılıkla mücadele, kadın erkek eşitliği, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği koşullarının iyileştirilmesi ile ilgili alanlarda da düzenlemeler yapılmaktadır.

2007-2013 programlama dönemi için ASF’nin, Lizbon Ajandası ve Avrupa İstihdam Stratejisi gibi AB’nin diğer politika araçlarıyla eşgüdüm içerisinde çalışabilmesini sağlayacak stratejik bir yaklaşım kabul edilmiştir. Lizbon Zirvesi’nde ekonomik büyüme, tam istihdam, piyasaların daha rekabetçi hale getirilmesi temel hedefler olarak belirlenirken Avrupa İstihdam Stratejisi olarak adlandırılan belgede ise tam istihdamın sağlanması amacıyla 19 tane temel hedef belirlenmiştir. ASF’nin bu iki araçla eşgüdüm halinde kullanılmak istenilmesi, AB’nin genel ve hayati amaçlarına ulaşmak adına sürdürülebilir bir politika benimsediğini göstermektedir.

Yapılan yeni düzenleme ile ASF’nin yakınsama ile bölgesel rekabet ve istihdam olmak üzere iki temel hedefe yönelik eylemeleri desteklenmesi sağlanmıştır.

 

Tablo 5: 2007-2013 dönemine ilişkin hedefler ve yapısal fonlar

 

Hedefler

Mali Araçlar

Yakınsama

ABKF

ASF

Uyum Fonu

Bölgesel Rekabet ve İstihdam

ABKF

ASF

Avrupa Bölgesel İşbirliği

ABKF

 

Kaynak:European Commision,http://ec.europa.eu/regional_policy/policy/object/index_en.htm,Erişim:05.05.2019

 

Yakınsama fondan yararlanma imkanı olan yerlerin özelliklerini belirtir. Buna göre, GSYİH’sı topluluk ortalamasının %75’inden az olan bölgeler, büyüme ve istihdam verilerinde AB ortalamasına ulaşabilmek için fonun %80’inden daha fazlasından yararlanacaklardır. Dolayısıyla Fondan yararlanabilecek bölgelerin NUTS 2 seviyesinde olmaları gerekmektedir.

Bölgesel rekabet ve istihdam, yakınsama ilkesinin dışında kalan tüm bölgeleri kapsamaktadır. Temel amaç rekabetçiliği, bölgelerin cazibesini ve istihdamı artırmaktır.

Yukarıda ifade edilen iki amaç doğrultusunda destek sağlamak için belirlenmiş altı tane özel alan mevcuttur.[65]

  • İşletmelerin ve çalışanların uyum kapasitelerinin artırılması,
  • Beşeri sermeyenin geliştirilmesi,
  • İş piyasalarına giriş koşullarının iyileştirilmesi ve sürdürülebilirliğin sağlanması,
  • İstihdam ve içerme alanlarındaki reformlar,
  • Ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde kurumsal kapasitenin geliştirilmesi,
  • Sosyal içermenin geliştirilmesi.

Bu alanlar içerisinde en büyük destek beşeri sermayenin geliştirilmesine yönelik projelere sağlanırken, ikinci sırada iş piyasalarına girişi kolaylaştıracak eylemlere gitmektedir.

 

 

Kaynak: European Commission, European Social Fund Investing in People

 

Şekil 1: ASF’de öncelik alanlarına göre fon dağılımı (%)

 

ASF’den faydalananların gösterildiği Tablo 6’da işsizlerin ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Her yıl yaklaşık 5 milyon işsiz fon kapsamında desteklenen faaliyetlerden faydalanmaktadır. İkinci sırada ise yıllık 4.7 milyon ortalama ile kadınlar gelmektedir. Engelliler ise üç yüz bin kişi ile son sırada yer almaktadır.

2007-2013 dönemi için ASF bütçesi yaklaşık 117 milyar Avrodur. Bunun 76.8 Milyar avrosu doğrudan AB bütçesinden, 35.1 milyar Avro üye ülkelerden, 3.7 milyar Avrosu ise özel fonlardan oluşmaktadır.

Tablo 6: ASF ortak finansman miktarı (2007-2013) - milyon Avro

 

Ülkeler

Birlik Katkısı

Ulusal Katkı

Özel Fonlar

Toplam

Avusturya

524

549

110

1184

Belçika

1073

1155

91

2319

Bulgaristan

1185

209

0

1394

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi

119

29

0

149

Çek Cumhuriyeti

3787

663

0

4451

Danimarka

254

175

79

509

Estonya

391

52

17

461

Finlandiya

618

801

0

1420

Fransa

5394

3658

1176

10229

Almanya

9380

4947

1578

15906

Yunanistan

4363

770

0

5133

Macaristan

3629

640

0

4269

İrlanda

375

372

3

750

İtalya

6930

8375

0

15306

Letonya

583

70

32

686

Litvanya

1028

121

59

1209

Lüksemburg

25

25

0

50

Malta

112

19

0

131

Hollanda

830

728

400

1959

Polonya

10007

1766

0

11773

Portekiz

6843

2702

0

9545

Romanya

684

649

0

4334

Slovakya

1499

264

0

1764

Slovenya

755

133

0

889

İspanya

8057

3076

144

11277

İsveç

691

691

0

1383

Birleşik Krallık

4474

4014

106

8595

 

76622

35122

3701

117,138

Kaynak: European Commision, http://ec.europa.eu/esf/main.jsp?catId=443&langId=en, Erişim:05.05.2013

 

Büyüme ve istihdamın artırılmasını amacını taşıyan yakınsama hedefi kapsamından yardım alan bölgeler AB’nin en az gelişmiş bölgeleridir ve eş finansman oranı yüksektir. ASF’nin yaklaşık %70’i bu bölgelere aktarılmaktadır.

Bölgesel rekabet ve istihdam hedefi kapsamında desteklenen bölgelerde eş finansman oranı daha düşüktür. Bu bölgelerdeki temel amaç istihdamı artırmak ve işgücü piyasalarında uyumu kolaylaştırmaktır. Fon kullanım oranı azalan ve artan bölgeler ise yakınsama hedefinden bölgesel rekabet ve istihdam hedefine geçme sürecinde olan bölgeleri göstermektedir.

 

 

Kaynak:European Commission, http://ec.europa.eu/esf/main.jsp?pager.offset=55&catId=3&langId=en, Erişim: 05.05.2013.

 

Şekil 2: ASF’nin üye ülkelere göre dağılımı (2007-2013)

 

Fonun üye ülkeler arasında dağılımı incelendiğinde iki farklı tablo karşımıza çıkmaktadır. Toplam miktar açısından grafikler yorumlandığında, nüfus ve yüzölçümü büyük ülkelerin ASF’den daha fazla kaynak aldığını görüyoruz.  Bu anlamda Polonya birinci, Almanya ise ikinci sıradadır. Kişi başına düşen miktar açısından ise Portekiz, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti gibi nispeten daha düşük refah seviyesindeki ülkeler daha önde gelmektedir. Ayrıca AB’ye son dönemde üye olan Macaristan, Estonya, Malta, Litvanya gibi ülkelerin de Fondan nispeten daha çok faydalandıkları anlaşılmaktadır.

 

Kaynak:EuropeanCommission,http://ec.europa.eu/esf/main.jsp?pager.offset=55&catId=3&langId=enErişim: 05.05.2013.

 

Şekil 3: Kişi başına düşen ASF miktarı (2007-2013)

Üye ülkeler arasındaki fon dağılımını etkileyen en temel unsur olan GSYİH’nın ASF ile ilişkisi ise aşağıdaki Şekil 5’te görülmektedir.

 

 

Kaynak: Avrupa Komisyonu ve EUROSTAT verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

 

Şekil 4: Kişi başı GSYİH(2012)/ kişi başı düşen ASF miktarı(2007-2013)

 

Refah seviyesi ve kişi başına düşen milli gelirin nispeten daha fazla olduğu üye ülkelerde oran yüksekken, fondan daha çok faydalanan ülkelerde bu oran daha düşüktür. Örneğin kişi başına düşen ASF miktarında Lüksemburg en son sırada yer alırken, kişi başına düşen milli geliri Birlik ortalamasının bir hayli üstünde olduğundan bu tabloda en yüksek orana sahiptir. Diğer yandan kişi başına düşen ASF miktarı ile birinci sırada yer alan Portekiz ise 0,12’lik ortalama ile son sırada yer almaktadır.

2007-2013 Döneminin genel değerlendirilmesinin yapıldığı Avrupa Komisyonuna (2016)  ait raporda fonun somut başarıları şu şekildedir:

  • Yaklaşık 9.4 milyon AB vatandaşı fonun desteği ile iş bulmayı başarmıştır. 8.7 milyon kişi ise sertifika alarak mesleki yeterlilik kazandırılmıştır.
  • Fondan faydalananların yaklaşık %40’ını nitelikli olmayan işgücü, %30’unu gençler, %21’ini dezavantajlı gruplar oluşturmuştur.
  • Kullanılan makroekonomik simülasyona göre üye devletlerin milli gelirine katkısı yaklaşık %0.25 olmuştur.

3.5. V. Dönem: 2014-2020

2014-2020 döneminde yapısal fonlar için genel olarak iki temel hedef belirlenmiştir: büyüme ve istihdam için yatırım ve Avrupa bölgesel iş birliği. Bu dönemde yapısal fonlardan beklenti Avrupa 2020 Stratejisine gerçekleşmesine katkı sağlamak olarak belirlenmiştir.[66] Avrupa 2020 Stratejisi, belirlediği akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme öncelikleri kapsamında istihdam, eğitim, sosyal içerme, Ar-Ge ve iklim ve enerji konularında birbirini destekleyen 5 hedef belirlemiştir.[67] 2020 yılı için AB hedefleri aşağıda sıralanmaktadır. 

  • 20-64 yaş arası nüfusun istihdam oranının %69 seviyesinden %75’e çıkarılması,
  • GYİH’nin %3’ünün Ar-Ge’ye ayrılması hedefinin gerçekleştirilmesi; özel sektörün Ar-Ge’ye yatırım yapması için koşulların iyileştirilmesi ve yenilikçilik takibi için yeni bir gösterge oluşturulması,
  • Sera gazı salımının 1990 yılına kıyasla en az %20, şartlar elverişli ise %30 oranında azaltılması, AB’nin enerji tüketiminde yenilenebilir enerjinin payının %20’ye yükseltilmesi ve %20 oranında enerji verimliliği sağlanması,
  • Okulu erken bırakanların oranının %15’ten %10 seviyesine düşürülmesi, 30-34 yaş arası yüksek öğrenim mezunu nüfus oranının %31 seviyesinden en az %40 seviyesine yükseltilmesi,
  • 20 milyon insanın yoksulluktan kurtarılarak, ulusal yoksulluk sınırı altında yaşayan AB vatandaşlarının sayısının %25 azaltılması.

 

Tablo 7: 2014-2020 Dönemi AB Fonlarının Hedefleri ve Bölgelere göre Dağılımı

Hedefler

Kategorilerine göre bölgeler

Fonlar

Uyum politikası için istihdam ve büyümeye yatırım ve

Kırsal kalkınma için görevler, amaçlar ve öncelikler

Üye devletler

Uyum Fonu

Az gelişmiş bölgeler

ABKF

ASF

AKKTF

Geçiş bölgeleri

ABKF

ASF

AKKTF

Uyum politikasında daha gelişmişler ve kırsal kalkınmadaki diğer bölgeler

ABKF

ASF

AKKTF

Sürdürülebilir tarım ve balıkçılığın geliştirilmesi

Balıkçılık bölgelerinde bölgesel işbirliğinin geliştirilmesi

Üye devletler

ABDBF

Kaynak: European Commission (2015) European Structural And Investment Funds 2014-2020: Official texts and commentaries. European Commission, Directorate-General for Regional and Urban Policy. Luxembourg

 

Avrupa 2020 stratejisindeki hedeflere ulaşmak için diğer fonlarla eşgüdümlü çalışan  ASF içinde bulunduğumuz dönemde başlıca 4 özel hedef belirlenmiştir: sürdürülebilir ve kaliteli istihdam (1), sosyal içermenin geliştirilmesi (2), mesleki eğitim ve öğretimin geliştirilmesi (3), üye devletlerde kamu yönetiminin geliştirilmesi (4). Bu dönem için fonun toplam bütçesi 120 Milyar Avrodur. Bunun yaklaşık 83.9 Milyar Avrosu AB katkısıyken; 36.8 Milyar avrosu ulusal katkılardan oluşmaktadır. [68]Bir önceki operasyonel döneme göre fonda 3 milyar Avro artış olmuştur.

4 özel hedef arasında yaklaşık 41 milyar Avro ile en büyük pay sürdürülebilir ve kaliteli istihdam hedefine ayrılırken bunları sırasıyla; 39 milyar Avro ile mesleki eğitim ve öğretim, 32 milyar Avro ile sosyal içerme ve 5 Milyar Avro ile etkin kamu yönetimi hedefleri izlemiştir.[69] Fonun üye devletlerdeki dağımı ise Tablo 8’degörülmektedir.

 

Tablo 8: 2014-2020 Dönemi ASF’nin Üye Ülkelerde Dağılımı

Ülkeler

Toplam Katkı

İtalya

17426576

Polonya

15207391

Almanya

12539879

İspanya

10272851

Fransa

9807513

Portekiz

8829612

Birleşik Krallık

8693920

Macaristan

5599407

Romanya

5433971

Yunanistan

5038235

Çekya

4202555

Slovakya

2478935

Belçika

2174389

Bulgaristan

1735244

Hırvatistan

1664395

İsveç

1439284

Letonya

1288825

Finlandiya

1036525

Hollanda

1030771

İrlanda

952740

Slovenya

898461

Avusturya

875739

Litvanya

717111

Estonya

682234

Danimarka

410953

Güney Kıbrıs

134479

Malta

132366

Lüksemburg

40112

 

120744473

Kaynak: Avrupa Komisyonu ve EUROSTAT verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

 

Aynı grafik kişi başına düşen ASF miktarı olarak yorumlandığında ise farklı bir tablo ile karşılaşılıyor.

 

 

Kaynak: Avrupa Komisyonu ve EUROSTAT verileri kullanılarak hazırlanmıştır.

 

Şekil 5: Kişi başına ASF miktarının  üye ülkelere göre dağılımı  (2014-2020)

Şekil 5 incelendiğinde, Portekiz, Macaristan, Yunanistan, Letonya ve Slovakya’nın fon tahsis oranlarına göre ilk beşte yer aldığı görülmektedir..  AB üyesi ülkelerdeki işsizlik oranlarına bakıldığında ise aynı dönemde Yunanistan, İspanya, Hırvatistan, Güney Kıbrıs ve Portekiz ön sıralarda yer almaktadır. İstihdam boyutu düşünüldüğünde ASF tahsis miktarı ile işsizlik oranları arasında doğru orantı kurulduğu görülmektedir. Genç işsizliği oranlarında ise İspanya, Yunanistan, Hırvatistan ve İtalya %40’ların üzerindeki oranlara diğer AB üyesi ülkelerin epey önünde yer almaktadır. 2014-2020 döneminde özellikle genç işsizliğine vurgu yapılmıştır. Bu nedenle fonların önemli kısmı mesleki eğitimin geliştirilmesiyle genç istihdamın artırılmasına odaklanmıştır.

AB yapısal fonları üye devletlere nüfus yoğunluğu, genç işsizliği, gelişmişlik düzeyi gibi çeşitli indikatörlerin değerlendirmeye alındığı bir formülle hesaplanmaktadır. Dolayısıyla bu grafikler ile istihdam oranları ile ASF arasındaki ilişki görülmektedir.

 

SONUÇ

Ekonomik anlamda bütünleşmeyi sağlayan AB’nin günümüzdeki amacı sosyal alanda da üye ülkeleri birbirine yakınlaştırarak tam anlamıyla bir Avrupa bütünleşmesi sağlamak ve Avrupalı kimliği ve AB’ye karşı aidiyet hissi oluşturabilmektir. Ancak Avrupalı kimliği aynı dili konuşan, aynı değerlere bağlı bir halk oluşturmak olarak anlaşılmamalıdır. Avrupalı kimliği ulus devletlerden farklı olarak hem kültürel hem de siyasal farklılıkları içine alan, bu farklılıkları zenginlik olarak kabul eden bir özellik taşımalıdır zira hem siyasal bütünleşme hem de uluslararası arenada güç kazanmak için böyle bir entegrasyona ihtiyaç vardır. Avrupa Sosyal Modeli olarak adlandırılan kavram tam da bu noktada ülkeleri birbirine yakınlaştırmaktadır. Modelde ekonomik ve sosyal politikalar iç içe geçmiş, kapitalizm sosyal kaygılar taşıyan devlet örgütlenmesi ile uzlaşarak refah kapitalizm biçimini almıştır.

Günümüzde Avrupa sosyal politikası istihdam odaklı olup, tüm üye ülkelerde istihdamı artırıcı politikalara destek verilmektedir. Yapısal fonların ilki olan Avrupa Sosyal Fonu da istihdam imkanlarının geliştirilmesi için oluşturulmuş bir araçtır. Fon ilk yıllarda özellikle işsiz göçmenlerin istihdam edilebilirliğinin artırılması ve sanayileşmiş bölgelerde iş sağlığı ve güvenliği koşullarının iyileştirilmesi amacıyla kullanılmıştır. Bu nedenle Fondan en fazla faydalananlar işsizlik oranının hayli yüksek olduğu İtalya ile sanayileşme oranının yüksek olduğu Batı Almanya olmuştur.

Kuruluşta, Topluluktaki üye sayısı altı iken işsizlik oranı sadece %3 civarındaydı. Bu koşullarda oluşturulmuş Fon, hem genişleme hem de dünyada ve Avrupa’da yaşanan sosyo-ekonomik gelişmeler karşısında yetersiz kalınca çeşitli reform çalışmaları ile geliştirilmeye çalışılmıştır. Üye devletler sadece serbest ticari alanı oluşturmak değil barış ve işbirliği içinde yaşayan devletlerden oluşan istikrarlı bir Topluluk kurmak arzusunda olduğu için reform çalışmaları, Avrupa ekonomisinin yeniden yapılandırılmasına katkı sağlayacak şekilde yürütülmüştür. Bu reform hareketlerinin odak noktası yine tam istihdam hedefi olurken özellikle istihdam edilebilme açısından dezavantajlı grubu oluşturan kesimlere daha çok destek vermek amaçlanmıştır.

Fonun her daim dönemin ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde kullandırılması hedeflenmiştir. Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş döneminde özellikle elektronik, bilişim ve mühendislik alanında açık pozisyonların oluşmuş ancak bu konuda eğitim almış kişi sayısı az olunca istihdam açığı ortaya çıkmıştır. Fon bu dönemde mesleki eğitime yönlendirilerek, işsiz gençlerin istihdam edilmesine yardımcı olunmuştur.

Kişi başına düşen GSMH diğer üye ülkelerin ortalamasının altında yer alan ülkeler Topluluğa katılmaya başlayınca Fonun özellikle ihtiyacı olan bölgelere aktarılması gereği ortaya çıkmıştır. Bölgeler arasındaki sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi giderek artmaya başlayınca az gelişmiş bölgelere yardım miktarı artırılmıştır. Bu sebeple Fondan en fazla faydalanan ülkeler İspanya, Portekiz ve Yunanistan olmuştur.

1980’li yıllarda ASF’ye yönelik reformların hedefi yüksek işsizlikle mücadele etmek, üye ülkeler arasındaki sosyal farklılıkların azaltılmasına yönelik tedbirler almak, bölgesel ve yerel kalkınmayı sağlanmak olmuştur.  Diğer yandan mesleki ve teknik eğitim için rehberlerin hazırlanması, kadınların daha az temsil edildiği mesleklerde istihdam edilmesi ve en önemlisi diğer yapısal fonlara entegre edilmiş bir ASF oluşturulması dönemin öne çıkan reform çalışmalarının bir parçasıdır.

1994-1999 döneminde fonlar 1989-1993 döneminin iki katına çıkarılmıştır. AB bütçesinde %20’lik paya sahip olan Fonun oranı %33’e yükselmiştir. Almanya, İtalya ve İspanya gibi nüfus açısından büyük ülkeler fondan en fazla payı alırken; kişi başına düşen fon miktarı açısından İrlanda, Portekiz ve Yunanistan ilk sıralarda gelmiştir.

23-24 Mart 2000 tarihinde toplanan Lizbon Zirvesinde Birliğin tam istihdam hedefine yaklaşabilmesi için, daha fazla ekonomik büyüme, daha rekabetçi piyasa ve sosyal bütünleşmenin geliştirilmesi arzu edilmiştir. Lizbon Zirvesi’nin belki de en dikkat çekici yanlarından biri, Avrupa sosyal modelinin modernizasyonuna ve işleyen bir refah devletinin oluşturulmasına dikkat çekmesidir. Zirvede sosyal dışlanma ile mücadelenin Avrupa sosyal modelinin en önemli özelliklerinden biri olduğuna vurgu yapılmıştır.

2000’li yıllarla beraber AB’nin sosyal politika uygulamaları daha aktif bir hal almaya başlamıştır. Günümüzde Birliğin sosyal politika düzenlemeleri küresel bilgi ekonomisinde büyüme ve rekabetçilik odaklı olup, büyük ölçüde istihdam ve işgücü piyasalarına yönelik önlemlere ağırlık vermektedir. Giderek yaşlanan nüfus, artan göç sebebiyle meydana gelen sosyal dışlanma riski ön plana çıkmaktadır. Ayrımcılıkla mücadele, kadın erkek eşitliği, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği koşullarının iyileştirilmesi gibi alanlarda da düzenlemeler yapılmaktadır.

2007-2013 programlama dönemi için ASF, başta istihdam ve sosyal içerme olmak üzere, hayat boyu öğrenmenin geliştirilmesi, mesleki eğitime destek verilmesi ve cinsiyet eşitliği konusunda hazırlanan projelere destek vermektedir.

2014-2020 döneminde ise ASF, yeni iş fırsatları yaratmak, mesleki eğitimi ve hayat boyu öğrenmeyi desteklemek, sosyal içerme, yoksullukla mücadele, kurumsal yapılanmanın geliştirilmesi konusundaki projelere desteğini sürdürmektedir.

Diğer yandan yapısal fonları sadece finansman açısından düşünmek eksik bir değerlendirme olacaktır. Bu fonların en büyük getirisi bölgeler arasındaki gelişmişlik farklılıklarının azaltılmasına hizmet etmektir. Bölgesel politikalarda yapısal fonlar mali bir araç olarak kullanılarak, kaynakların özellikle kalkınmada geri kalmış bölgelere aktarılması sağlanır. Böylece bölgeler arasındaki farklılıkların büyümesi engellenmeye çalışılır. Ülkemizde bölgesel gelişmişlik seviyeleri arasında ciddi bir fark olduğunu da göz önüne alırsak, Fon kalkınmada öncelikli bölgelere kullandırılacaktır. Bölgelerin kendilerine özgü tedbirler geliştirebilmesi ve rekabet güçlerinin artırılması sağlanacaktır. Zaten ülkemizin 2000’li yıllardan beri uygulamakta olduğu bölgesel politikaların amacı da budur.

Çalışma kapsamında cevap aranılan soru Avrupa sosyal modelinin tüm üye ülkelerde uygulanabilmesi için Avrupa Sosyal Fonunun üstlendiği rolün ne olduğu ve yeterli bir araç olup olmadığıdır. Günümüzde Avrupa sosyal modelinin amacı, ekonomik ve sosyal ilerlemeyi bir arada ele alarak Avrupa için başarılı bir gelecek yaratmaktır. Üye devletlerin demokratik, insan haklarına saygılı, sosyal diyaloğa açık, sosyal dışlanma ile mücadele içinde, sosyal koruma ve dayanışmayı ilke edinen biçimde hareket etmesini beklemektedir. İstihdam odaklıdır ve her zaman daha çok bireyi işgücü piyasasına çekebilmeyi amaçlar.

ASF tek başına Avrupa sosyal modelinin tüm üye ülkelerde uygulanabilmesini sağlayacak bir araç değildir. Fon daha çok ulusal istihdam politikalarına rehberlik etmek, onları koordine etmek ve gerekli yapısal önlemlerin alınmasını sağlamak amacıyla oluşturulmuştur. Bu konuda özellikle aktif istihdam tedbirleri uygulamaktan uzak yeni üye ülkelerde farkındalık artırılması hususunda önemli bir işlevi vardır. Zaten Fon finansman açısından bakıldığında da tüm Birliğin istihdam sorununu çözebilecek derecede bir kaynağa sahip değildir. Birliğin istihdam politikalarının finansmanında kullandığı araçlardan bir tanesidir.

Fon kapsamında belirlenen öncelik alanları da hangi sosyal model sorusuna cevap vermektedir. Yıllar içinde belirlenmiş olan mesleki eğitimin geliştirilmesi, hayat boyu öğrenme, sosyal içerme, kadın ve erkekler için eşit iş fırsatları gibi hedefler aynı zamanda İskandinav refah rejimi modelinin özellikleri örtüşmektedir. Bu anlamda derinleşme ile getirilen refah rejimleri arasında yakınsama hedefi fon kapsamında desteklenen bir strateji olarak karşımıza çıkmaktadır. ASF’nin hedefleri uzun dönemli analiz edildiğinde, sosyal modelin Kurucu Antlaşmalarda revize edilen tanımına uyumlu bir şekilde tasarlanmıştır. Örneğin, sosyal modelin hedefleri arasında olan hayat boyu öğrenmenin desteklenmesi, sosyal dışlanma ve ayrımcılıkla mücadele edilmesi, kadın ve erkekler için eşit iş fırsatları fonun öncelik alanlarına dahil edilmiştir. Dolayısıyla ASF, sosyal modelin gerçekleştirilmesinde bir araç olarak kullanmıştır.

 

           

KAYNAKÇA

Akay, Tekin. Avrupa Birliği İstihdam Politikası Genel Esasları. TİSK Yayınları. Ankara. 2008.

Akçay B., Göçmen İ. Avrupa Birliği: Tarihçe, Teoriler, Kurumlar ve Politikalar. Seçkin Yayınları. Ankara. 2012.

Ataman, Berrin C. İşgücü Piyasasında Kurumsallaşma-Avrupa Birliği Modeli ve Türkiye. A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını. Yayın No:583. Ankara. 1999.

Aykaç Z., Parlak M. “AB Sosyal Politikası: Refah Devletinden Avrupa Sosyal Modeline”. Avrupa Birliği Üzerine Yazılar. Turgay Berksoy, Kadir Işık (Ed.). SPK Yayınları. Yayın No:177. Ankara. 2004. sf.323-352.

Brine, Jacqueline. “The European Social Fund: the Commission, the Member State and Level of Governance”. European Educational Research Journal. Volume 3. Number 4. Belgium. 2004. sf. 777-789.

Bachtler J., McMaster I. “EU Cohesion Policy and The Role Of The Regions: Investigating The Influence Of Structural Funds in The New Member States”, Environment and Planning C: Government and Policy. Cilt: 26. Sayı:2. 2007. sf.398-427.

Castles, F. G., & Ferrera, M. Home ownership and the welfare state: is Southern Europe different?. South European Society and Politics,1996. 1(2), 163-185.

Castles, F. G. The Future of The Welfare State. Oxford: Oxford University Press.2004

Cini, M., Borragan Nieves P. European Union Politics. Oxford University Press. New York. 2010.

Commission of the European Communities. A White Paper for European Social Policy-A Way Forward for the Union. COM (94) 333 Final. Brussels. 27.07.1994.

Commission of the European Communities, 2004 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, COM (2004) 656 final-SEC (2004) 1201, Brussels, 2004.

Council Regulation (EEC) No 2396/71 of the 8 November 1971. Implementing the Council Decision of February 1971 on the reform of the European Social Fund. (Official Journal of the European Communities L249, 10.11.1971).

Council Regulation (EEC) No 2893/77 of 20 December 1977. Amending Regulation (EEC) No 2396/71 implementing the Council Decision of amending 1 February 1971 on the reform of the European Social Fund. (Official Journal of the European Communities L337, 22.12.1977).

Council Regulation (EEC) No 2950/83 of 17 October 1983. On the implementation of Decision 83/516/EEC on the tasks of the European Social Fund. (Official Journal of the European Communities L289, 22.10.1983).

Council Regulation (EEC) No 2052/88 of 24 June 1988 on the tasks of the Structural Funds and their effectiveness and on coordination of their activities between themselves and with the operations of the European Investment Bank and the other existing financial instruments (Official Journal of the European Communities L185, 15.07.1988).

Council Regulation (EEC) No 2084/93 of 20 July 1993 amending Regulation (EEC) No 4255/88 laying down provisions for Implementing Regulation (EEC) (No 2052/88 as regards the European Social Fund), (Official Journal of the European Communities L193, 31.07.1993).

Council Regulation (EEC) No 1260/99 of 21 June 1999 laying down general provisions on Structural Funds  (Official Journal of the European Communities L161/1,26.06.1999).

Commission Regulation (EC) No 1081/2006 of the European Parliament and of the Council of 5 July 2006 on the European Social Fund and Repealing Regulation (EC) No 1784/1999 (Official Journal of the European Communities L210, 11.07.2006).

Çelik, Aziz. Avrupa Birliği Sosyal Politikası: Gelişimi, Kapsamı ve Türkiye’nin Uyum Süreci-1. Sendikal Notlar. Sayı 24. İstanbul. Kasım 2004. sf. 30-52.

Devlet Planlama Teşkilatı, AB Bütçesi-Fonları ve Türkiye’nin Tam Üyeliği. Avrupa Birliği ile İlişkiler Genel Müdürlüğü. Ağustos,1999. http://ekutup.dpt.gov.tr/ab/sahinr/butcefon.pdf

Erişim: 05.05.2020.

Ebbinghaus, Bernhard. Does a European social model exist and can it survive?. na, 1999. (pp. 1-26).

Esping Andersen, G. “Welfare State Without Work: the Impasses of Labour Shedding and Familialism in Continental European Social Policy” Ed: G. Esping-Andersen. Welfare State in Transition: National Adaptation in Global Economies. London. 1996. sf. 66-87.

Esping-Andersen, G, Three Worlds of Welfare Capitalism. Cambridge: Polity Press.1990

European Commission. White Paper on Growth, Competitiveness, Employment. Commission of the European Communities. Bulletin of the European Communities Supplement 6/93. COM (93) 700. 5.12.1993.

European Commission. White Paper on Social Policy. Commission of the European Communities. COM(94) 333. 27.07.1994.

European Commission. The European Social Fund, an Overview of the Programming Period 1994-1999. Brussels. 1998.

European Commission. EU’s Capacity to Absorb Turkey. Commission Report Com (2004) 656. Final- SEC (2004)1201. 2005.

European Commission. Social Agenda 2005-2010. Directorate-General for Employment, Social Affairs and Equal Opportunities. Luxembourg: Office for Official Publications of the European Communities. 2005.

European Commision. European Social Fund 50 Years Investing in People. Luxemburg: Office for Official Publications of European Communities. 2007. http://ec.europa.eu/esf/main.jsp?pager.offset=55&catId=3&langId=en. Erişim:  05.05.2013.

European Commission. EU Cohesion Policy 1988-2008: Investing in Europe’s Future. Directorate General for Regional Policy. Belgium, Office for Official Publications of the European Communities. 2008.

European Commision. Making a Difference in Life: The EU Investing in People Through the European Social Fund. Directorate General for Employment Social Affairs and Equal Opportunities. Luxemburg: Office for Official Publications of European Communities. 2009.

European Commision. Ex-post Evaluation of the 2000-2006 ESF Final Report. Contract Reference VC/2008/0693. December 2010.

European Commision. EUROPE 2020 A Strategy for Smart, Sustainable and Inclusive Growth. COM (2010), 2020. Brussels, March 2010.

European Commission. Evaluation of the Reaction of the ESF to the Economic and Financial Crisis. DG Employment, Social Affairs and Equal Opportunities. Final Report by Metis GmbH in cooperation with view. Vienna. 2012.

European Commission,European Structural and Investment Funds 2014-2020: Official texts and commentaries. European Commission, Directorate-General for Regional and Urban Policy. Luxembourg, 2015. https://ec.europa.eu/regional_policy/sources/docgener/guides/blue_book/blueguide_en.pdf

European Commision. Ex-post evaluation of the 2007-2013 ESF Programme, 2019. file:///C:/Users/MUHAMMED%20BAYRAMBEY/Downloads/SWD_2016_452_F1_STAFF_WORKING_PAPER_EN_V3_P1_871472.pdf

European Commission, European Structural and Investment Funds 2014-2020 2018 Summary report of the programme annual implementation reports covering implementation in 2014-2017, 2019. https://ec.europa.eu/regional_policy/sources/docoffic/official/reports/asr2018/esif_asr2018_en.pdf

ETUC. European Social Fund 2007-2013: A Handbook for Trade Unions. http://resourcecentre.etuc.org/linked_files/documents/Brochure%20ESF%202007%20EN.pdf.  Erişim: http://resourcecentre.etuc.org/linked_files/documents/Brochure%20ESF%202007%20EN.pdf.  Erişim: 17.04. 2020.

Gros D., Felix R. The Europe 2020 Strategy “Can It Maintain the EU’s Competitiveness in the World”. Centre for European Policy Studies. Brussels. 2012.

Gülmez, Mesut. Uluslararası Sosyal Politika. Hatiboğlu Yayınevi. Ankara. 2008.

Günal, Pınar. “Avrupa Birliği’nin Güney Avrupa Sosyal Devlet Modeline Etkisi: İspanya Örneği”. Yardım ve Dayanışma Dergisi. Cilt:1. Ankara. Ocak Haziran 2010. sf. 81-96.

Hantrais, Linda. Social Policy in European Unions. Basingstoke: MacMillan. 2007.

Hemerijck,  Anton. In Search of a New Welfare State in Europe: An International Perspective. Springer. New York. 2009.

Jepsen M., Amparo S. P. Unwrapping the European Social Model. Policy Press. Birleşik Krallık. 2006.

Jepsen, M., Amparo S. P. The European Social Model: An Exercise in Deconstruction.  Journal of European Social Policy. Cilt: 15. Sayı:3. 2005. sf. 231-245.

Karabacak, Hakan. “Avrupa Birliği Mali Yardımları ve Türkiye ile Mali İşbirliği”. Maliye Dergisi. Ankara. Sayı: 146. 2004. sf. 69-106.

Karluk, Rıdvan. Avrupa Birliği ve Türkiye. Beta Yayınları. Bursa. 1998.

Koray, Meryem. Avrupa Toplum Modeli (Nereden Nereye). Tüses Yayınları. Ankara. 2002.

Koray, Meryem. Sosyal Politika. İmge Kitabevi Yayınları. 3. Baskı. Ankara. 2008.

Koray, Meryem. “Sosyal Politika Nereye Doğru”. Cahit Talas Anısına. B. C Ataman (Haz.). Sosyal Politika Araştırma ve Uygulama Merkezi. Ankara. 2007. sf. 445-477.

Lendvai, Naomi. “The Weakest Link? EU Accession and Enlargement: Dialoguing EU and Post Communist Social Policy”. Journal of European Social Policy. Volume 13. Number 3. 2004. sf. 319-334.

Laffan, Brigid. “Policy implementation in the European community: the European social fund as a case study". J. Common Mkt. Stud.1982. 21, 389.

Leibfried, Stephan, and Paul Pierson. “Prospects for social Europe. Politics & Society”, 1992. 20(3), 333-366.

Marshall, T.H. “Yurttaşlık ve Sosyal Sınıf”. Sosyal Politika Yazıları. Ayşe Buğra, Çağlar Keyder (Der.). (Çev: Burcu Yakut Çakar. Utku Barış Balaban). İletişim Yayınları. İstanbul. 2011. sf. 19-32.

Moussis, Nicholas. Avrupa Birliği Politikalarına Giriş Rehberi. Çev: Ahmet Fethi. Mega Press. İstanbul. 2004.

O’Connor, Julia S.  “Employment Equality Strategies in Liberal Welfare States”. In Sainsbury, D. (Ed.). Gender and Welfare State Regime. Oxford: Oxford University Press.1999. (pp.47-74).

Özdemir, Süleyman. Küreselleşme Sürecinde Refah Devleti. İstanbul Ticaret Odası. Yayın No: 57. İstanbul. 2007.

Papadopoulos, Theodoros, and Antonios Roumpakis.. “Familistic welfare capitalism in crisis: social reproduction and anti-social policy in Greece.” Journal of International and Comparative Social Policy,2013. 29(3), 204-224.

Pierre. Pestieau. The Welfare State in the European Union: Economic and Social Perspectives. Oxford University Press.2006

Scharpf, Fritz W. The European social model. JCMS: Journal of Common Market Studies, 2002.40(4), 645-670.

Şenkal. Abdülkadir.  Küreselleşme Sürecinde Sosyal Politika. Alfa Yayınları. İstanbul. 2005.

Şenkal A., Sarıipek D. B. “Avrupa Birliği’nin Karşılaştırmalı Refah Modelleri ve Sosyal Politikada Devletin Değişen Rolü”. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. Cilt:14. Sayı:2. 2007. sf. 146-175.

Towers, B. “Two Speed Ahead: Social Europe and the UK After Maastricht”. Industrial Realtions Journal. Volume 3. Issue 1.  1993. sf. 83-89.

Van der Lippe, Tanja, and Liset Van Dijk. “Comparative Research on Women's Employment”. Annual Review of Sociology, 2002. 28, 221–241.

Yılmaz, Latif. Avrupa Birliği’nin Sosyo-Ekonomik Geleceği: Lizbon Stratejisi ve Küreselleşme. Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı Araştırma ve İnceleme Serisi 4. Ankara. 2010.

 

 

 

[1] Maria Jepsen, Serrano Pascual Amparo, Unwrapping the European Social Model, Policy Press, Birleşik Krallık, 2006, s. 29.

[2] Commission of the European Communities, A White Paper for European Social Policy-A Way Forward for the Union, COM (94) 333 Final, Brussels, 27.07.1994.

[3] Maria Jepsen, Serrano Pascual Amparo, “The European Social Model: An Exercise in Deconstruction”, Journal of European Social Policy, Volume 15, Number 3, 2005, s. 238.

[4] Zeki Aykaç, Mustafa Parlak, “AB Sosyal Politikası: Refah Devletinden Avrupa Sosyal Modeline”, Avrupa Birliği Üzerine Yazılar, Turgay Berksoy, Kadir Işık (Ed.), SPK Yayınları, Yayın No:177, Ankara, 2004, s.328.

 

[5] Meryem Koray, Avrupa Toplum Modeli (Nereden Nereye), Tüses Yayınları, Ankara, 2002, s. 165.

[6] Koray, A.e., s. 175.

[7] Süleyman Özdemir, Küreselleşme Sürecinde Refah Devleti, İstanbul Ticaret Odası, Yayın No: 57, İstanbul, 2007, s. 34.

[8] Esping-Andersen, G, Three Worlds of Welfare Capitalism, Cambridge: Polity Press,1990, s. 58 

[9] T.H. Marshall, “Yurttaşlık ve Sosyal Sınıf”, Sosyal Politika Yazıları, Der: Ayşe Buğra, Çağlar Keyder, (Çev: Burcu Yakut Çakar, Utku Barış Balaban), İletişim Yayınları, İstanbul, 2011, s. 20-21.

 

[10] Esping-Andersen, a.g.e., s.37

[11] Koray, a.g.e., s. 183.

[12] Belgin Akçay, İlker Göçmen, Avrupa Birliği: Tarihçe, Teoriler, Kurumlar ve Politikalar, Seçkin Yayınları, Ankara, 2012, s. 458.

[13] Pestieau Pierre, The Welfare State in the European Union: Economic and Social Perspectives, OUP, Birleşik Krallık, 2006, s. 47.

[14] Esping-Andersen, a.g.e., s.45.

[15] Esping G.Andersen, “Welfare State Without Work: The Impasses of Labour Shedding and Familialism in Continental Europe”, Welfare State in Transition: National Adaptation in Global Economies, G. Esping-Andersen (Ed.), London, 1996, s. 66-87.

[16]O’Connor Julia S, Employment Equality Strategies in Liberal Welfare States, In Sainsbury, D. (Ed.), Gender and Welfare State Regime,1999, s.47-74,  Oxford: Oxford University Press.

[17]Van der Lippe, Tanja, and Liset Van Dijk. “Comparative Research on Women's Employment”. Annual Review of Sociology, 2002. 28,s. 221–241.

[18] O’Connor, A.g.e., s.47-74

[19] Koray, a.g.e.,s. 184

[20] Esping-Andersen, a.g.e., 1990, s.45

[21]Teodoris Papadopoulos, Antonios Roumpakis, Familistic welfare capitalism in crisis: social reproduction and anti-social policy in Greece. Journal of International and Comparative Social Policy, 2013, 29(3), s.204-224.

[22] Naomi Lendvai, The Weekest Link? EU Accession and Enlargement: Dialoguing EU and Post Communist Social Policy”, Journal of European Social Policy, Cilt:14, Sayı:3, 2004, s. 320.

[23] Aykaç, Parlak, a.g.m. s. 332.

[24] Aykaç, Parlak, a.g.m.,  s.333.

 

[25] Linda Hantrais, Social Policy in European Union, Basingstoke: MacMillan, 2007, s. 3.

[26] B. Towers,“Two Speed Ahead: Social Europe and the UK After Maastricht”, Industrial Realtions Journal, Cilt: 3, Sayı:1,  1993, s. 89.

[27] Aykaç, Parlak, a.g.m., s. 340 vd.

[28] Akçay, Göçmen , a.g.e., s.471.

[29] Hantrais, a.g.e., s. 67.

 

[30] Hakan Karabacak, “Avrupa Birliği Mali Yardımları ve Türkiye ile Mali İşbirliği”, Maliye Dergisi, Sayı:146, 2004,  s. 76.

 

[31] Rıdvan Karluk, Avrupa Birliği ve Türkiye, Beta Yayınları, Bursa, 1998,  s.309.

[32] European Commision, European Social Fund 50 Years Investing im People, Luxemburg  Office for Official Publiciations of European Communities, 2007, s.11.

[33] European Commission, A.e.,s.15

[34] European Commission, A.e., s.14

[35] Council Regulation (EEC) No 2396/71 of the November 1971, Implementing the Council Decision of February 1971 on the reform of the European Social Fund (Official Journal of the European Communities L249, 10.11.1971).

[36] DPT, AB Bütçesi, Fonları ve Türkiye’nin Tam Üyeliği, AB ile İlişkiler Genel Müdürlüğü, Ankara, 1998, s. 76.

[37] Council Regulation (EEC) No 2893/77 of 20 December 1977 amending Regulation (EEC) No 2396/71 implementing the Council Decision of amending 1 February 1971 on the reform of the European Social Fund (Official Journal of the European Communities L337, 22.12.1977).

[38] Jacjqueline Brine, The European Social Fund: The Commission, the Member State and Level of Goveranace, European Educational Research Journal, Volume 3, Number 4, Belgium, 2004, s.781.

[39] Brine, a.g.m, s. 781.

[40] Latif Yılmaz, Avrupa Birliği’nin Sosyo-Ekonomik Geleceği: Lizbon Stratejisi ve Küreselleşme, Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı Araştırma ve İnceleme Serisi:4, Ankara, 2010, s. 21.

[41] Aykaç, Parlak, a.g.m., s. 337.

[42] Council Regulation (EEC) No 2950/83 of 17 October 1983 on the implementation of Decision 83/516/EEC on the tasks of the European Social Fund (Official Journal of the European Communities L289, 22.10.1983).

 

[43] Kuzu, a.g.e.,  s. 9.

[44] Karluk, a.g.e., s. 309.

[45] Single European Act, (Official Journal of the European Communities L169/2 ,29.06.1987).

[46] Avrupa Tek Senedi, 17 Şubat 1986'da Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, Lüksemburg ve Portekiz tarafından, 28 Şubat 1986'da ise Danimarka, İtalya ve Yunanistan tarafından imzalanmıştır.

 

[47] İktisadi Kalkınma Vakfı, Avrupa Tek Senedi,  Çev: Meltem Cansever, İstanbul, 1987,s. 15-16.

[48] Mesut Gülmez, Avrupa Birliği’nde Sosyal Politika, Ankara, 2003, s.16.

 

 

 

[49] Council Regulation (EEC) No 2084/93 of 20 July 1993 amending Regulation (EEC) No 4255/88 laying down provisions for Implementing Regulation (EEC) (No 2052/88 as regards the European Social Fund), (Official Journal of the European Communities L193, 31.07.1993).

[50] Tekin Akay, Avrupa Birliği İstihdam Politikası Genel Esasları, TİSK Yayınları, Ankara, 2008, s. 100.

[51] Çelik, a.g.m., s.39.

 

[52] TİSK, a.g.e., s.106.

 

[53] Açık İşbirliği ya da Açık Koordinasyon Yöntemi (Open Method of Coordination) ile kısa, orta ve uzun vadede ulaşılması gereken hedefler belirlenecektir. Dünyadaki en iyi uygulamalar ile kıyaslama yapabilmek için kişi başına GSMH, istihdam oranları, Ar-Ge harcamaları, işsizlik gibi bir dizi gösterge belirlenmiştir.

[54] Seyhan Erdoğdu, “Avrupa Birliği ve Sosyal Politika”, Genel İş Emek Araştırma Dergisi, Ankara, Sayı:1, 2005, s.21.

[55] Bu sınıflandırma benzer sosyo-ekonomik özellikler gösteren ve coğrafi olarak birbirine yakın bölgelerin büyükten küçüğe, biri değerini kapsayacak şekilde Düzey 1, Düzey 2 ve Düzey 3 olmak üzere gruplandırmaktadır.  Bu tanıma göre Hedef 1 kapsamına, kişi başı GSYİH’sı Topluluk ortalamasının %75’inden az olan üye ülkelerin İBBS 2 düzeyindeki geri kalmış bölgeleri girmiştir.

[56]European Commission, The European Social Fund, an Overview of the Programming Period 1994-1999, 1998, Brussels.

[57] European Commission, A.e.,s.23

[58] European Commission, 1998, s.30

[59] European Commission, 1998, s.30

 

[60] Koray, Ag.e.,s.189

[61] Berrin Ceylan Ataman, İşgücü Piyasasında Kurumsallaşma-Avrupa Birliği Modeli ve Türkiye, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını, Yayın No:583, Ankara, 1999, s.68.

[62] 1999 yılında Berlin’de toplanan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde Gündem 2000 adı verilen bir tedbir paketi kabul edilmiştir. Söz konusu paket ayrıca yapısal fonların programlanmasına yönelik yasal düzenlemelerin temelini oluşturmaktadır. Bu doğrultuda, 1260/1999 sayılı Yapısal Fonlara Dair Konsey Tüzüğü 21 Haziran 1999’da kabul edilmiştir.

[63] Nicholas Moussis, Avrupa Birliği Politikalarına Giriş Rehberi, Mega Press, İstanbul, 2004, s. 256.

[64] Ataman, a.g.e., s. 44-45.

 

[65]European Commision. (2010b).  EUROPE 2020 A Strategy for Smart, Sustainable and Inclusive Growth. COM (2010), 2020. Brussels.

 

[66]European Commission (2015) European Structural and Investment Funds 2014-2020: Official texts and commentaries. European Commission, Directorate-General for Regional and Urban Policy. Luxembourg https://ec.europa.eu/regional_policy/sources/docgener/guides/blue_book/blueguide_en.pdf

[67] European Commission, 2010b,s.21

[68] European Commission, 2015

[69] European Commission, 2015